1966’da doğdu. İTÜ Tekstil Mühendisliği’ni bitirdi. 2000 yılına kadar tekstil sektöründe, Levis’da çalıştı. Bir yerlerde bir sorun var, diyerek New York’a gitti. Yer değiştirmekle bir şeyler kazanırken, bir şeyleri de kaybettiğini gördü. Geri döndü. Bilişim sektöründe yeniden başladı. Yolu Microsoft’tan geçti. Yine bir sorun var, dedi. Her şeyi bıraktı ve yeniden başladı. Yıl 2009 iken edebiyatla ve bahçecilikle ilgilenmeye başladı. Bu daha iyi bir yoldu. İki öykü kitabı yazdı, Ağaçlar Yanıyor (2014, Notos) ve Deniz Bize İyi Gelecek (2018, Notos). Kitap tanıtım yazıları Radikal, Cumhuriyet kitap eklerinde ve edebiyat dergilerinde yayımlandı. On yıl boyunca toprakla ilgilendi, iki bahçıvanlık sertifikası aldı ve toprağın, üretimin her şeyden zor olduğunu gördü. Şehri asla terk etmedi.

Gördüğümüzü sandığımız aslında başka bir şey olabilir. Joan Osborne’un One of Us (1995) şarkısındaki gibi, ya Tanrı içimizden biriyse? Diyelim otobüste yanımızda oturan yabancılardan biri mesela. Evdeki aile üyelerinden biri ya da… Neden olmasın üstelik bundan sizin hiç mi hiç haberiniz olmayabilir. Sokakta yürürken yanımızdan kim bilir kimler geçiyor da bilmiyoruz. Belki de iş görüşmesinde topuklarını yere vura vura içeri girip karşınıza oturan o şık kıyafetli, bakımlı beyefendi ya da hanımefendi de bir dev olabilir mesela. Evet evet bir dev. Hani şu masallarda, mitlerde geçenlerden.

İskandinav mitolojisine göre Tanrılar ve Devler arasında süregelen bir savaş vardır ki, Devlerin en büyük amacı ‘Dünya’yı yok etmek’tir. Eğer Dünya ölürse Tanrılar da ölür çünkü. Mite göre Tanrılar ‘düzen’e, Devler ‘kaos’ a neden olur. Buna karşılık da Tanrıların bir şeyler yapması, karşı koyması gerekir ki, Devleri öldürmek zorunda kalırlar, hiç istemeseler de düzeni korumak için buna mecburdurlar. Yani kötülüğe kötülükle cevap verirler. Yoksa kaos artar ve Dünya yok olur. Devlerse kaosu artırmak için ellerinden geleni artlarına koymazlar.

Mite göre “Ragnarok” bu iki güç arasındaki mücadelenin son etabı olacaktır. Peki, kim kazanacak bu savaşı? Güçleri yaratmaya da yok etmeye de yeten Tanrılar mı? Yoksa“Tüm buzlar eridiğinde, son boğulanlar bizler olacağız. Dağların zirvesinde yaşayanlar,” diyen Devler mi? Kazananın olmadığı bir sonu var bu çekişmenin; Tanrılar, Devler, Dünya, insanlar… Maalesef herkes kaybediyor bu savaşın sonunda.

Yapay zekânın her işi hızla işgal ettiği ve öngörülemez biçimde gelişerek belki de kontrolden çıkıp neredeyse tanrısallaşacağı bir yüzyılda ne Tanrısı ne Devi diyorsanız yanılıyorsunuz. Onların savaşı maalesef hiç bitmiyor, hâlâ devam etmekte.

Mitolojik hikâyenin günümüze uyarlandığı dizi Norveç’in küçük bir kasabasında geçiyor ve aynı adı taşıyor, Ragnarok. Kasabanın adı ‘Edda’ -ki aynı zamanda 13. yüzyılda yazıya geçirilmiş iki İzlandaca el yazmasını tanımlamak için kullanılan bir terim- bir nevi İskandinav mitlerinin derlemesi. Her zaman ve her yerde olduğu gibi Edda’da da her şeyin sahibi bir aile var. Norveç’in en büyük beşinci sanayi üreticisi olmalarından aldıkları güçle ‘iktidar’ı da arkalarına alarak fütursuzca havayı, suyu ve toprağı kirletirler. Dizinin hemen başlarında anlarız ki mükemmel görünüşlü anne, baba ve lise çağlarında bir kız ve erkek genç olarak karşımıza çıkan bu ailenin her bir üyesi aslında birer ‘Dev’dir. Bin yıllardır varlıklarını şekilden şekile girerek sürdüren ve Tanrılarla savaşmak için Dünya’yı yok etmekten başka amaçları olmayan bu Devler bugünün şartlarına uygun yeni kılıklara bürünmüşlerdir; Onlar artık ‘patron’ rolüyle Tanrılara karşı savaşmaktadır.

Peki, kimi seçilmiş ‘sıradan’ insan aniden farkına vardıkları doğaüstü yetenekleriyle Devlerle savaşırken diğerleri, geri kalanlar ne yapıyor? İskandinav Tanrılarının en güçlüsü Gökgürültüsü Tanrısı Thor; “Bu Dünya’yı ve insanları koruma görevi bize verildi, ama bence birinin korumasını değil de, insanlar bu görevi üstlenmeli,” derken haklıdır aslında. Edda kasabasının halkı ne yapıyor?

Depoda bekleyen yüzlerce varilden sızan zehir içme sularına karıştığında fabrikanın başka bir yere taşınması söz konusu olur. Kasaba halkının yarısı buna karşı çıkar. İşsiz kalıp evini kaybetmektense, aç kalmaktansa taşıma su içmeyi tercih eder çoğu. Toprak mı zehirleniyor? Kimin umurunda. Ödenecek kredi borçları fiyordun sularına karışan zehrin önüne geçer. Bu yüzden patronlara da iktidara da karşı koyacak güçlerini çoktan kaybetmişlerdir. Seçebilecekleri tek seçenek uyumlu olmaktır. Halkın öbür yarısının yarısı istismar edildiklerini, söz hakları olduğunu bile farkında değildir maalesef. Geriye, yüzde yirmi beşi kaldı değil mi, bu insanların yarısının yarısı sadece konuşur, şikâyet eder ve öbürünü suçlar. Kalanın yarısının yarısı inançsızdır maalesef, umutsuzdur. Söz hakkımız varmış gibi konuşup kendimizi kandırıp duruyoruz, der ve sabaha kadar uyurlar. Elden ne gelir ki. Yüzde üçe geldiysek eğer (hiçbir istatistiki bilgiye dayanmıyor bu oranlar elbette), onlar da ne yapacağını bilemez. E, geriye de kalır bir avuç kişi.

Dizi tam olarak böyle değil. Ayrıca henüz iki sezonu yayınlandı, yani devamı var ve nasıl ilerleyeceğini henüz bilmiyoruz. Bu durumda ben de diziyi gündelik yaşantımıza uyarladım biraz. İçine her gün duymaktan yorulduğumuz kendi çevremizdeki kirliliği kattım. O bir avuç kişinin mücadele ederken nasıl üç adım ilerledikçe, Devlerin beş adım geri püskürttüğünü, kaşıkla denizleri, gölleri temizlemenin imkânsızlığını da. Siz insanlar çok kırılgansınız, diyor Devlerden biri. Korktuğumuz kesin. Kırılgan mıyız ayrıca? İçimizdeki yetenekleri ve Devlere karşı savaşacak gücü görmek için ille de bir çekiç (Mjölnir) mi gerekiyor. İsolde’nin mezar taşında “Tek yapabileceğin kendin olmak” yazıyor. Yeni sezonlarda senaristlerin iklim krizi meselesini bireysel keşfe bağlayacağını tahmin etmek pek zor değil. Sanırım çekici bizim uyandırmamız gerekecek.

Devlere karşı durmadıkça ve büyük balıklara karşı savaşan küçük balıkların bir araya gelip de yekvücut hareket ettiği gibi davranmadıkça bir şeyler başarmak zor sanki. Çok olmadıkça sonuç yenilgi.

“Şimşek mi Thor’u yaratıyor, Thor mu şimşeği? Belki de aşk ve sevgiyle iklim krizi arasında bir bağlantı vardır. Kim bilir.