Gözde Uskur senaryo yazarlığı eğitiminin ardından çizime yöneldi. Resimli hikâye kitapları ve illüstrasyon alanında çalışmalar üretiyor. İzmir'de yaşıyor.

 

Bir hayvanı seyretmek harikadır

çünkü hayvanın kendi olmak hakkında

bir fikri yoktur, o [sadece] olur. *

 

Geçtiğimiz mart ayında sevgisiyle bize on altı yıl boyunca eşlik eden biricik kedimiz Majör’ü sonsuza uğurladık. Ancak bir hayvanla birlikte uzun yıllar yaşayınca ve kendimizi bir başka türle bağ kurma tecrübesine açınca anlayabileceğimiz türden bir boşlukla kalakaldım. İçimdeki coğrafya değişiyordu, bir dağ yerinden oynamış veya bir okyanus boşalmış gibi… Gidişinin ertesi günü sırtımda, sağ kürek kemiğimde bir ağrı belirdi. Ömrümde sırt ağrısı çekmiş değildim. Ne sırt üstü yatarak ne de bir yere yaslanarak bu ağrıyı geçirebiliyordum. Gövdemin üst kısmı bir anda kaskatı kesildi. Bu ağrıyı, Majör’ün hayatımdaki desteğini aramak olarak anladım. Uzunca bir süre Majör’ün, yani en yakın dostumun, ebeveynlerimden birisinin,  çocuğumun ve olabilecek en şefkat dolu öğretmenin gidişinin yarattığı boşluğu nereye koyacağımı bilemedim.

 

Bir kedi sadece var olarak bize ne anlatır?  Bir evi yumuşatmak, esnetmek ve onu her daim sevecen kılmak, bir insan için her gün yapması neredeyse imkânsız bir şeyken Majör bunu sadece var olarak başarabiliyordu. O evimize her gün bütünlük hissini davet ediyor, her gün, bizi gün doğumunda uyandırarak katıksız bir yaşama sevincine çağırıyordu. Biz günlük kaygılar peşinde sürüklenirken O tüm dinginliğiyle yaşamın birkaç basit kuralını bıkmadan, sabırla, tekrar tekrar uyguluyordu. Hayata her gün güveniyor, bizi koşulsuzca, değiştirmeye çalışmadan, olduğumuz gibi sevebiliyordu. Diğer her şeyi bırakıp sadece onunla ilgilenmemizi talep ederken esasta neşesini bize taşırmaya, onu bizde çoğaltmaya çabalıyordu. Majör birlikte yaşadığı insanlara her anın mucizesini adanmışlıkla öğreten bir doğa parçasıydı. İnsan bir varlıktan daha başka ne bekleyebilir ki…

 

Onu çok özlüyorum. Karnını okşadığım uzun dakikalarda içimi kaplayan huzuru, her sabah günün ilk ışıklarını görünceye dek terasta delice koşuşturmasını ve yüzünde güneşi hisseder hissetmez kucağımda uykuya dalmasını, dışarıya çıktığı zamanlardaki sevincini, ona musluktan su içirmeyi, masada üzerinde çalıştığım şeyin tam orta yerine yatıp uzanmasını, bitmeyen merakını, oldukça büyük bir kedi olduğundan ona yer açabilmek için yatakta çapraz uyumayı ve sayesinde günlerimi canlı kılan tüm o ufak şeyleri çok arıyorum. Şimdi görüyorum ki her şeyi, her gün, aynı şekilde, ilk kez yapıyormuş gibi bir tazelikle tekrarlayabilmesi, yaşamın nasıl yaşanması gerektiğini kendiliğinden biliyor oluşunun eşsiz bir ifadesiymiş. Umarım bana öğrettiklerini biraz olsun anlayabilmişimdir. Umarım tüm gayretine biraz dahi olsa değdiğini ona hissettirebilmişimdir. Umarım onu bir yürek ferahlığı ve sevinçle yeni yolculuğuna uğurlayabilmişimdir.

 

Majör’ün içine bahçeler sığdırdığı o koca küçük yüreği şimdi Karaburun’da genç bir zeytin ağacına can veriyor. Dönüştüğü yeni hayata ithafen artık onu ReMajör olarak anıyorum.

 

Bir kedinin zeytin ağacının yapraklarına dönüşen sonsuz patilerine sevgilerimle…

 

_______________________

 

*Eckhart Tolle, Patrick McDonnel, Guardians of Being, New World Library

 

Görsel

Ağaçta Bir ReMajör

Mart ‘21

Gözde Uskur