Sobalı odalarda köşe kapmaca telaşında dünyadan habersizdi küçük kız..
Çamaşırdan buğu tutmuş camlara çizdiği ev resimleri. Yaz kış bacadan tüten duman ve evin önünde boyu güneşe yaklaşan ağaç hiç unutulur mu?
Bayrak direğini uzun uzadıya çizer ve kocaman ay yıldız kondurulur dikdörtgenin tam ortasına.
Mutfaktan yükselen yemek buharı
Güven veren aile kokusunu anımsatırdı.
Bacalardan tüten gri duman sinerdi saçlara Ankara kışlarında.
Yüreğe yük olmazdı insan.. kalpler sever gibi değildi, sadece severdi.
Çünkü insanlar sevmeyi bilirdi.
Sobalı evlerde kar sevinci yaşardı küçük kız.
Her seferinde kaybettiği kırmızı eldiven tekini,
İlk giymede bozulan rugan çizmenin fermuarını,
Çamura düşen turuncu beresine ve o çamura kızmayan titiz annesini,
İzlerdi küçük kız ve hayatın ona dokunmayan sevimli telaşlarını..
Kömür cefası ana baba işiydi o devirde.
Sıcağa yakın yere yapılırdı yatak, eğer nanemolla ise küçük kız.
Sobada mavi demlik içinde tarçınlı ıhlamur
Biraz nane gerisi limon
Saçı okşayan baba eli
Ve iyileşirdi küçük kız.
Okul yolu çamurlu, kenardan yürüme gayreti ve ağır okul çantaları.
O zamandan yorulurdu kolları narin küçük kız.
Sobaya kestane çizen babaanne
Akşama yemek telaşında anne.
Kaldırım taşlarının olmadığı yıllarda
İşten dönenlerin çamura bulandığı yollarda
Bakkal kapısının ardında çıra tüten küçük alüminyum sobada demini almış çay,
Eski insan görgüsü soba ateşi ikramlarda.
Geçmişten dem vurulan ayaküstü sohbetlerde
Memleket halleri her daim gündemde.
Kahverengi döküm sobalarda yakılan gençlik yılları.
Yasaklı günlerin sakıncalı kitapları
Alelacele toplanan aile istişare kurulları.
İhtilâl lafını anlayamadı o vakitler küçük kız.
Babasının en sevdiği kitaplarını soba alevine attığı garip kış günlerini
Sonra gelecek baharları beklemeyi
İşte o sabalı odanın camına çizdi küçük kız.
Ankara’ya kar yağarken
Kalbinde hisler büyüttü
Kimseye küsemedi
Kalbinde kinler büyütemedi
Gülümsemeyi unutmadı
Selâmdan, sabahtan, merhabadan ve sevmekten vazgeçmedi.
Büyüdü küçük kız
Sobalı ve babalı evini özleyerek..