Mikroscope’ta bu ay Getsemani‘yi konuştuk. İnsanın en temel duyguları olan aşk, sevgi, korku, endişe ve ölümü sıradanlığa düşmeden ve duyguları istismar etmeden anlatabildiği için seçtik bu öyküyü.
Aslında öykünün gerçek zamanı Raul’ün sabah uyanması ve saat sekiz buçukta hastaneye gelmesine kadar geçse de, bu aralıkta Marie ile olan yirmi yıllık ilişkisini, Raul’ün geçmişini, korkusunu, acısını, aşkını ve sevgisini okuruz. Tek bir paragrafta bu ilişkideki rolleri, yükleri, alışverişleri anlatır Ralf Rothmann bize. Şimdi de Marie bir ameliyat geçirmiştir bir gün önce. Basit olduğu, kolayca gelip geçeceği söylense de Raul bir şeylerin pek de doğru gitmediğini görmekte, yasal olarak evli olmadıkları için bu bilgiler ona söylenmemektedir. Ayrıca anlarız ki Raul mesleği bırakmış bir doktordur aynı zamanda. Bu yüzden de endişelenmekte, korkmaktadır. Nitekim bir şeyler maalesef ters gider. Marie ikinci kez ameliyata alınacaktır. Ancak Raul ertesi gün hastaneye gittiğinde Marie’nin odası boştur.
Ralf Rothmann bu öyküde hiçbir şey anlatmıyormuş gibi anlatır her şeyi. Okur su gibi okurken aynı cümle içinde zamanlar değişir, özneler değişir ve biz hiç fark etmeyiz bile, sadece okur ve hissederiz. Elbette tek bir okuyuş yetmez böyle nitelikli öykülerin tadına varmaya, belki iki, belki pek çok defa okunmayı ister. Başlangıçta hiç üstünde durmadığımız bir cümlenin çok da önemli olduğunu sonradan anlarız.
Üstünde konuşması da kolay olmayan bir öyküydü bizim için. Sıralı bir akışı olmadığı için muhtemelen öyle. Üstelik çok da yakından bildiğimiz duyguları anlattığı halde. Yine de Getsemani gibi nitelikli bir öykünün gözden kaçmamasını istedik.
Ralf Rothmann
Deniz Kenarında Geyikler
Metis Yayınları
Çeviri: Ogün Duman
Kapak Tasarım: Emine Bora