Mehmet Rauf’un Serap’ı
Türk edebiyatında tefrika roman tarihi çok eskilere uzanıyor. Bunu 2013-2017 yılları arasında hayata geçiren Koç Üniversitesi Yayınları’nın Tefrika Roman Tarihi dizisi bu açıdan, yani eskiyi yeniye taşıması anlamında çok önemli bir kavşakta duruyor. Bu yapıtlar, dizi editörleri Reyhan Tutumlu ve Ali Serdar’ın eşliğinde, bizlere dünü olduğu kadar, bugünü de yansıtan ‘yeni’ bir soluk ve perspektif oluşturuyor.
Mehmet Rauf’un ‘. Meşrutiyet’in ardından Resimli Roman dergisinde tefrika edilen Serap adlı eseri de bu serinin içerisinde yer aldı.
Zeytin Dalı programında, metni latin harflerine çeviren akademisyen Fatma Damak ile bir söyleşimizi bulacaksınız. 20. yüzyılın başlarında, 1909 yılında bizlerle buluşan bu eser, 2. Abdülhamid döneminde, otuzlu yaşlarında olmasına karşın kendisini çok yorgun hisseden bir adamın öyküsünü anlatıyor bizlere.
Özetle: İstibdat dönemleri insanı yoruyor gerçekten de. Bu da işin yeni olmasa da eskimeyen yanı olsa gerek. ‘Mehmet Rauf’un ‘Hayat ve gençlik herkes için bir seraptan başka bir şey değildi!’ cümlesini de unutmamak elzem.