Julio Cortazar zor bir yazar, Gazete Kesikleri öyküsü de kolay lokma değil. Anlamak için düşünmek, soru sormak gerekiyor, yani okurun metne katılması. Belki tam olarak yine de anlayamıyoruz ama bir yerlere varıyoruz. Biz okurlar bir Cortazar öyküsünü okuma öncesiyle sonrasında aynı değiliz sanırım, beynimizin birtakım nöronları ışıldıyor olmalı. Eğer merdivenlerde gördüğü kız çocuğunu anlatırken beyaz bir leke, köpek ya da çöp yığını da olabilirdi, diyorsa, bunu niçin dediğini anlamaya çalışmak elzem öyküyü çözmek için. Aslında iyi yazılmış her öykü için böyledir bu ama Cortazar farklı katmanlardaki gerçeklikleri aynı düzleme taşıyor ki, bunu görebilmek için özellikle akıl yürütmek gerekiyor. Hazırcılık ve kolaycılık kuyusuna çoktan düştük maalesef, hatta diplere doğru hızlanarak iniyoruz. Aforizmalarla felsefeyi çözüyoruz meselâ. Maalesef çoğunluğun vakti yok bir öykü üzerinde kafa yormaya. Ne gerek var diyen de olabilir tabii. Bir şey diyemeyiz. Ona ancak Pablo Neruda’nın sözlerini hatırlatabiliriz: “Cortazar okumamış bir insan kader kurbanıdır. Eserlerini okumamak korkunç sonuçları olan, sinsi ve ölümcül bir hastalıktır. Hiç şeftali yememiş bir insanın durumu gibi. Kişi yavaş yavaş mutsuzlaşır… ve belki de azar azar saçları dökülür.”
Bu öyküsünde şiddetin etrafında döner Cortazar. Bir içine girer, bir karşısına geçer ya da şiddetin kahredici acısına bakar. Cortazar’ın öyküleri bir bütündür, özetlemek imkânsızdır. Bu nedenle bu kadar söz etmek yeterli. Biz olay örgüsünün el verdiği akışta biraz olsun çözümlemeye çalıştık.
Julio Cortazar
Mırıldandığım Öyküler
Türkçesi: Tomris Uyar
Kapak: Erkal Yavi
Can Yayınları