Adım Savaş GÖK, 1988 Kahramanmaraş doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Ailemin yaşadığı köy ve kasabada tamamladım. Daha sonra Ankara Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümünü kazandım. 2011 yılında Mezun oldum. Sonrasında Konya Selçuk Üniversitesinde aynı bölümde Yüksek Lisans yaptım, Anadolu Üniversitesi Açık öğretim Fakültesinde Adalet Ön lisans Bölümünü Okudum. Üniversiteden mezun olduktan sonra Tunceli İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünde sosyal çalışmacı olarak göreve başladım daha sonrasında Ankara da görev yaptım ve şu anda hali hazırda Gaziantep İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünde görev yapmaktayım. Görevim gereği 2011 yılından itibaren Türkiye’de ve çevre ülkelerde meydana gelen birçok afet ve acil durumda görev yaptım. (Van Depremi, Soma Maden Kazası, Ankara Gar Patlaması, Ankara Güvenpark Patlaması, Ankara Hızlı Tren Kazası, Elâzığ Depremi, Irak İnsani Yardım Operasyonu, Suriye İnsani Yardım Operasyonu, Zeytindalı Harekatı Askeri Operasyonu, Türkiye, Irak ve Suriye’deki Mülteci Kampları, vb.)
2015 yılından itibaren kendimce bir şeyler yazıyorum. Evli ve bir çocuk babasıyım. Kızımla birlikte yeni baştan hayatı keşfediyoruz.

Suratımda şiddetli bir acıyla kendime geldim. Bana ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Buz gibi soğuk mermerin üzerinde boylu boyunca uzanmış halde zifiri karanlığın içinde buldum kendimi. En son televizyonda bir şeyler izlediğimi hatırlıyorum. Birdenbire karanlığa gömülmüş gibiyim. Olduğum yerde pek kıpırdayamıyordum ve üzerimde bir şeylerin muazzam ağırlığını hissediyorum. Stefan Zweig’ın Satranç romanında anlattığı odaya hapsolmuş gibi bir halim var. Acaba bana ne olmuştu? 

 

Soluk alırken zorlanıyorum. Çok tozlu bir hava var ve soluk alırken kaburgalarımın ciğerlerime battığını hissediyorum. Hafif de bir gaz kokusu geliyor burnuma. Dışarıda mı içeride mi, aşağıda mı yoksa yukarıda mı tam olarak nereden geldiğini çözemediğim bir uğultu duyuyor gibiyim. Aradan biraz zaman geçince hem uğultu artıyor hem de sol tarafımdan küçük bir ışık huzmesi fark eder gibiyim. Ayağım bir yere sıkışmış molozların altında kalmış. Daracık bir yerdeyim. Yavaş yavaş hatırlamaya başlıyorum. Televizyon izlerken birdenbire ev sallanmaya başlamıştı. Deprem oluyordu galiba diye düşünüyordum. Sonrasını hatırlamıyorum. Kafama avize falan düşmüş olmalı. 

 

Seslerin gittikçe yaklaştığını hissediyorum. Konuşulanları daha net duyar gibiyim. Aşağıda birileri kalmış olmalı diye konuşuluyor. Ve nihayet o mucizevi sesi duyuyorum:

 

-Sesimi duyan var mı?

 

Acıyla karışık çığlığı andıran bir karşılık veriyorum:

 

-Ahhhhhğğğğğ.