Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Sinema - TV Bölümü mezunu. Uluslararası Basın Enstitüsü’nde gazetecilik eğitimi aldı. Bahçeşehir Üniversitesi'nde Küresel Siyaset ve Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisans yaptı. Gazeteciliğe Mediacat dergisinde başladı. Hürriyet İnternet Grubu’nda editörlük yaptı, sitenin sosyal medya hesaplarını yönetti ve Yenibiriş Dünyası dergisini hazırladı. Yasakmeyve dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğünü görevinde de bulunan Ercan, Varlık ve Sıcak Nal edebiyat dergileri için söyleşiler de yaptı. Babası Enver Ercan için “Enver Ercan: Sen Sözcüğün Tekisin” ve “Enver Ercan: Ben Şiirimi Yazarım, Sonsuzluk Varsa Gider” başlıklı iki kitap hazırlayan Ercan, biri Avusturya’da “Muhsin Akgün – “5”; biri Türkiye’deki Avusturya Konsolosluğu’nda “Ulaş Tosun - Permanently Temporary” olmak üzere iki serginin proje yöneticiliğini yaptı. Kadir Has Üniversitesi’nde uzun yıllar dijital iletişim alanında çalıştı. Yine aynı üniversite bünyesinde Modern Türk Edebiyatı Sempozyumları düzenledi. Ercan, son olarak Mikroscope dergisinde Yayın Koordinatörü olarak görev yapmaktadır.

Seninle konuşmanın zamanı geldi dedi, kadın. Karşısında bir duvar vardı, biliyordu. Bir türlü başlamamıştı aralarındaki ilişki. Kadının da buna gönlü olmamıştı. Suçlu bulmaya çalışan zavallı gibi algılanmak istemezdi.

Kendini bir hayalet gibi saklamıştı. Hayaletler neden saklansın ki demeyin, sonradan farkına vardığımız her şey aslında hayalet değil midir? Onlar saklanmazlar, biz onları görmeyiz.

Aslında konuşsak ne iyi olur, diye cümleye girmek istedi. Durdu. Öfkeliydi. Yönünü kendine doğrultan bir bumerang gibiydi. Bu duygudan rahatsız oldu. Sustu.

Neden beni görmedin, yok saydın, diye bağırmak istiyordu kadın. Sensiz çok yalpaladım, demek istiyordu. Bir çöplük gibi oldum, ne varsa içime attım, diye cümleler kuruyordu içinden peşi sıra.

Derken odanın kapısı birden açıldı ve karanlık oda aydınlandı.

Gözü kamaştı; aydınlık oda fikrini bile sevmedi. Karanlıkta kalmak istiyordu.

Kapıyı kapatmak için kalktı ve tam kapının yanında bir şey fark etti. Aynadaki o’nu gördü.

Kendisini.

Görenin de görülmeyenin de kendisi olduğunu o an fark etti.

Merhaba, dedi; artık tanışma vakti geldi.