Yine başladı… Moru çok seviyorum aslında, ama annemin yüzüne yakışmıyor. Evet Tekir, vakit geldi, atla hemen içeriye. Neyse ki bu kez babamın dediği gibi akılsızlık etmedim ve camı açık bırakmayı unutmadım. Lütfen sessiz ol, bu gürültüde bizi duymaları mümkün mü bilmiyorum ama yine de tedbiri elden bırakmayalım biz. Hemen baloncuk oyuncaklarımızı kuşanalım ve büyüyüp güçlenme kurabiyesini yiyelim. Çok hızlı büyüdün Tekir! Senden babam bile korkar böyle. Kurabiyenin hepsini bitirmeyip bana da bıraktığın için çok mutluyum, hem tadı da çizgi filmlerdeki gibi harika. Hey, bana bak! Nasıl da kocaman oluyorum! Görünmezlik tütüm yırtılmadı neyse ki. Evet, keskin cırmaklı canım arkadaşım, kapıyı açıyorum, sırtına atlıyorum ve başlıyoruz! 3, 2, 1… Koş! Sen babamın elindeki kemere atla, ben baloncuk yapacağım. Onu bu büyük baloncuğun içine hapsedersem artık bağırışlarını duymak zorunda kalmayacağız. Şimdi kaç oradan Tekir, senin de baloncuğa hapsolmanı istemem. Babama bak, kocaman dilsiz bir kürenin içindeki oyuncağa döndü. Artık kaçmaya çalışsa da nafile… Şimdi baloncuk küçültme makinemizi çalıştır! Hakkını vermeliyim harika bir makine bulmuşsun Tekir, nasıl da küçücük kaldı. Haydi, artık sıra sizde sarmaşıklar. Annemi yatağına götürün ve güzel rüya perileri onun ziyaretine gelsin. Belki rüyasında sadece ikimizin olduğu mor ama mutlu bir ülkeyi ziyaret eder.