1982 yılında İstanbul’da doğdu. Trakya Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü’nden mezun oldu. Bu süre zarfında fotoğraf kursuna katıldı. Doğan Haber Ajansı’nda stajyer muhabirlik yaptı. Okul biter bitmez yayınevleriyle tanıştı. Son on yıl içinde İnkılâp Kitabevi, Mediacat Yayınları, Everest Yayınları, Epsilon Yayınları ve Doğan Egmont Yayıncılık’ta yayıncılığın tüm aşamaları ile ilgili çalıştı. Dergi ve gazetelere kitap eleştirileri yazıyor. Profesyonel metin yazarlığı ve derin editörlük yapıyor. Habertürk TV’deki Geçmişin İzinde belgesel serisinin metin yazarlığını da üstlenen Çiğdem Aldatmaz’ın hikâyeleri Notos, Karahindiba, Öykü Gazetesi, Varlık, Mavi Melek, Özgür Edebiyat, Rağmen, Son İstasyon, Berfin Bahar gibi mecralarda yayımlandı. İstanbul’da yaşıyor. Aynada Yeni Bir Kadın yayımlanmış ilk öykü, Elli Kelime: Yardımcı Ailesinin Yassıada Hikâyesi ilk biyografi kitabıdır. Yusuf Atılgan: Bir Rüyanın İzinden (biyografik roman) ve Sem (öykü) kitaplarını 2017 yılında okuruyla buluşturdu. Nakkaşın Sırrı adlı romanı 2020 yılında yayımlandı. Bunun dışında Seksenlerde Çocuk Olmak, Bozcaada Öyküleri ve Doksanlar Kitabı gibi kitaplara yazar olarak katıldı. Vosvos Hikâyeleri adlı bir foto-öykü çalışması bulunmaktadır.

Fumiko Hayashi’nin savaş sonrası yazdığı en ünlü romanı Savrulan Bulutlar Sare Burcu Şen çevirisiyle ve Amorf Kitap etiketiyle okurla buluştu. Fumiko Hayashi olağanüstü bir yaşam hikâyesine sahip, Japonya’da heykelleri dikilmiş, Japon halkının çok saygı duyduğu ve kadın hareketinin bilfiil içinde yer almış bir yazar veTürkiye’de ilk kez Amorf Kitap yayımlıyor.

Fumiko Hayashi bu çığır açan romanında, acı dolu bir aşkın ve bir kadının savaş sonrası Japonya’sının acımasız gerçekleriyle başa çıkma mücadelesinin güçlü hikâyesini anlatıyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasındaki yıllarda geçen roman, karakterlerin hayatlarını ve hasarlı ruh hallerini, içinde yaşadıkları zamanın karmaşasını yansıtıyor. Hayashi’nin sade ve etkileyici romanı, bir kadının bakış açısından Japon sömürgeciliğinin ve Japonya’nın savaş sonrası deneyiminin acımasızlığının nadir bir portresini sunuyor. 

Yukiko, Çinhindi’nde Japon bakanlığı için sekreter olarak çalışırken Tomioka ile tanışır ve ilişkileri başlar. Savaştan sonra Tomioka karısına döner ama Yukiko’ya karşı duygusal olarak bağlı kalır ve ilişkilerini bitirmeyi reddeder. Bu arada Yukiko, savaş sonrası kökten değişen Japonya’da yolunu bulmak zorundadır. Yukiko ve Tomioka’nın hayatları bir kez daha kesiştiğinde, tutku ve çaresizlik duygularıyla şekillenen bir yola girerler. İlk kez 1951 yılında yayımlanan Savrulan Bulutlar, Modern Japon Edebiyatının klasiklerinden biridir ve efsanevi Japon yönetmen Mikio Naruse tarafından filme çekilmiştir.

Bir kadının hem savaşın gerçeklerine hem de yıkıcı ve savuran bir aşkın şiddetine dayanacak gücünü, hayata ve sevdiği adama tutunma çabasını son derece akıcı bir kurgu ve temiz bir üslupla anlatan Savrulan Bulutlar bir modern klasik olarak edebiyat literatüründe yerini aldı. 

Romanda savaş sürerken filizlenen bir aşkın savaş sonrasında çok uç noktalara giderek, marazi bir hal alışını sindire sindire okuyoruz. Kadın gücüyle şiddetlenen bir ilişki mücadelesinin içinde duygusal ilişkilerin de toplumsal çalkantıların şiddetiyle nasıl yön değiştirebileceğini görüyoruz. Öte yandan karakterler aşkı yaşayış biçimleriyle kendilerine has roman kahramanlarına dönüşüyorlar. 

Savrulan bulutlar lirik, asi ve tutkulu bir roman.

 

FUMİKO HAYASHİ KİMDİR?

Fumiko Hayashi (1904-1951) Japonya’da hem eleştirmenler hem de halk tarafından sevilen bir romancı, şair ve kısa öykü yazarıydı. Yirminci yüzyılın en önemli Japon romancılarından biri olarak kabul edilen Hayashi, Horoki adlı romanın da yazarıdır. A Late Chrysanthemum adlı antolojinin de çevirmenidir: Japoncadan Yirmi Bir Öykü, Nagai Kafu’nun iki romanı ve Kawabata Yasunari’nin bir kısa öykü derlemesinin de çevirmenidir. Amerikan Sanat ve Edebiyat Akademisi tarafından edebiyat dalında Akademi Ödülü’ne layık görülmüştür. Hayashi, Moji-ku, Kitakyūshū, Japonya’da doğdu ve yoksulluk içinde büyüdü. 1922’de liseden mezun olduktan sonra Tokyo’ya taşındı ve 1926’da resim öğrencisi Rokubin Tezuka ile evlenmeden önce çeşitli işlerle kendini geçindirerek birkaç erkekle yaşadı. Bu süre zarfında Futari şiir dergisinin yayımlanmasına da yardımcı oldu. 1930’da yayımlanan otobiyografik romanı Bir Serserinin Günlüğü (Hōrōki) çok satanlar listesine girdi ve ona yüksek bir popülerlik kazandırdı. Sonraki eserlerinin çoğunda da otobiyografik bir arka plan vardı.  1938’den itibaren Japonya’nın militarist rejimini destekleyen savaş muhabirleri Pen butai’ye (Kalem birlikleri) katılan Hayashi, Çin-Japon Savaşı hakkında raporlar yazdı. 1941’de işgal altındaki Çin’de Mançurya’ya giden ve aralarında Ineko Sata’nın da bulunduğu bir grup kadın yazara katıldı. 1942-43’te yine daha büyük bir kadın yazar grubunun parçası olarak Güneydoğu Asya’ya gitti ve burada Andaman Adaları, Singapur, Java ve Borneo’da sekiz ay geçirdi. Daha sonraki yıllarda Hayashi, devlet destekli savaş zamanı propagandasıyla iş birliği yaptığı için eleştirilere maruz kaldı, ancak Sata’nın aksine hiçbir zaman özür dilemedi. 1948’de Late Chrysanthemum (Bangiku) adlı kısa öyküsüyle 3. Kadın Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. Asahi Shimbun’da tefrika edilen son romanı Meshi, ani ölümü nedeniyle yarım kaldı. Hayashi 28 Haziran 1951’de miyokard enfarktüsünden öldü, kocası ve evlatlık oğlu tarafından terk edildi. Cenazesi yazar arkadaşı Yasunari Kawabata tarafından kaldırıldı. Hayashi’nin Tokyo, Shinjuku Ward’daki evi daha sonra Hayashi Fumiko Memorial Hall adında bir müzeye dönüştürüldü. Hayashi’nin gençlik yıllarında yaşadığı Onomichi’de anısına bronz bir heykel dikildi.