Piyanist. Türkiye’deki lisans eğitiminden sonra İngiltere ve Fransa’da lisansüstü eğitimlerini tamamladı. Birçok yarışmada derecesi olan sanatçının, üç albüm çalışması bulunmakta ve ulusal/uluslararası birçok festivalde hem solo hem de dünyaca ünlü müzisyenler ile paylaştığı oda müziği konserleri devam etmektedir. Doktor öğretim üyesi olarak MSGSÜ’de piyano ve oda müziği dallarında eğitim veren sanatçının, günlük yaşama dair gözlemlerini esprili bir dille kaleme aldığı yazıları bulunmaktadır.

En sevdiğim mevsimlerden biri olan sonbahar sonunda geldi. Havalar serinledikçe doğa içimizi ısıtacak tüm renklerini bizlere sunmaya başladı bile. Kızıllar, sarılar, yeşiller, kahverengiler, turuncular…Ağaçlar yapraklarını döktükçe kimileri için sonbahar hüznü çağrıştırsa da benim için sıcacık bir umuttur, çünkü doğa için yenilenmenin ilk adımı bu mevsimde atılır.

Peki bizim için de yenilenme zamanı olabilir mi? Kuru dallarımızdan kurtulabilir miyiz? Bize iyi gelmeyen şeyleri hayatımızdan, aklımızdan, kalbimizden söküp atabilir miyiz? Doğa bu güce sahip. Ya biz? Hayatımızda bizi besleyen, iyi hissettiren, huzur veren şeyler her ne ise onlara sıkıca sarılma zamanı. Müzik, kitap, usul usul çiseleyen yağmurda uzun yürüyüşler, şapkalar, atkılar, battaniyeler, irili ufaklı bal kabakları, kabuk tarçınlı içecekler, zencefilli kurabiyeler, tuğla duvarlara sarılan yeşilden kızıla dönen sarmaşıklar ve yerleri kaplayan safran rengi çınar yaprakları… Doğanın sıcacık renkleri işte bu mevsimde iyi hissetmemiz için bu gücü bizlere veriyor.

Bu muhteşem mevsim ve görsel şölen birçok filme sahne olmuş ve ilham vermiş. Müzisyenliğimi sinema tutkum ile birleştirince film müziklerine karşı da ayrı bir ilgi duyuyorum. Mevsimlerin renkleri olduğu gibi benim için müzikleri de var. Bu sayıda size sonbaharla özdeştirdiğim, çok sevdiğim, müzikleriyle de ses getirmiş birkaç filmin albümlerini önermek istiyorum. Sonbaharın sıcacık renklerini hissedeceğiniz, içinizi ısıtacak bu üç filmin hem konularının hem görüntülerinin hem de müziklerinin sizlere keyif vermesini diliyorum.

Önereceğim ilk film; Harry Sally ile Tanışınca (1989).

Başrollerini Meg Ryan ve Billy Crystal’ın paylaştığı, Nora Ephron’un yazdığı ve Rob Reiner’in yönettiği bu filmde erkek ve kadın arasında gerçek bir dostluk olup olamayacağı konusu işlenir ancak sonuca kavuşmaz. Filmin müzikleri, Harry Connick Jr.’ın parçalarından oluşup, Marc Shaiman tarafından caz orkestrası için düzenlenmiştir. Bu film müziği için yaptığı çalışmayla Connick, “En İyi Caz Erkek Vokal Performansı” dalında ilk Grammy ödülünü kazanmıştır. New York’un sonbahardaki muhteşem renkleri filmin müziklerinin sıcaklığı ile bir bütünlük oluşturmaktadır.

Mona Lisa Gülüşü (2003)

Başrollerini Julia Roberts, Maggie Gyllenhaal, Kristen Dunst, Ginnifer Goodwin ve Julia Stiles’ın paylaştığı filmin senaryosu Lawrence Konner, Mark Rosenthal’e ait. Yönetmeni ise Mike Newell. Film, 1950’lerde başarılı bir eğitim alsalar da kadınların hayattaki asli görevinin iyi bir eş, anne ve ev kadını olduğu düşüncesinin baskın olduğu bir dönemi anlatıyor. Hayata geniş bir açıdan bakmanın, kadının gücünün ve özgürlüğünün muhafazakâr bir ortamdaki zorluğu; idealist bir sanat tarihi öğretmeninin bir kız kolejinde okuyan genç kadınların üzerindeki etkisi ve tutucu topluma karşı mücadelesi ile ortaya koyuluyor. Filmin müzik seçkisi ise o dönemin popüler müzik parçalarından, bazılarının yeniden yorumlamalarından oluşuyor. 

Hannah ve Kız Kardeşleri (1986)

Woody Allen tarafından yazılıp yönetilen filmin baş rollerinde Allen dışında Mia Farrow, Michael Caine, Barbara Hershey ve Dianne Wiest bulunuyor. Bir şükran yemeği sahnesiyle başlayan film; aile, fedakârlıklar, ilişkiler ve en önemlisi hayatın anlamı üzerine mizahla bezenmiş derin bir Allen felsefesi içeriyor. Woody Allen’a “En İyi Özgün Senaryo”, Michael Caine’e “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ve Dianne Wiest’e “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” dalında Akademi Ödülleri kazandıran bu film, eleştirmenler tarafından Allen’ın en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Aynı zamanda bir müzisyen olan ve klarnet çalan Woody Allen, film müziklerinde de kullandığı caz müziğinin gerçek bir tutkunudur. Bu filmin müzikleri de çoğunlukla caz müziği parçalarından oluşmaktadır. 

Son olarak, benim için sonbaharın belki de en ikonik şarkısı olan Autumn Leaves’in farklı yorumlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu sayıda da birbirinden güzel “Mikroscope” yazılarını okurken sizler için seçtiğim bu eserleri keyifle dinlemenizi dilerim. 

Bill Evans Trio 

Nat King Cole

Chat Baker