1969 yılında Tirebolu’da doğdu. İstanbul Kız Lisesi/Erenköy Kız Lisesi parasız yatılıyı ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdi. Almanya Goettingen Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Sosyal Siyaset okudu. Sosyal Siyaset dalında doktora yaparken tez aşamasında bırakıp Türkiye’ye geri döndü. İlk öykü kitabı "Babam İntihar Etmemişti", 2016 yılında Notabene Yayınevi tarafından yayımlandı. Öykü ve yazıları Kitaplık dergisi, Notos Öykü, Sarnıç Öykü, 14 Şubat Dünyanın Öyküsü, Galapera Öykü, Gergedan Kitabevi fanzinlerinde, Mahur Beste dergisi, Yeşil Gazete ve Öykü Gazetesi’nde yayımlandı. Bir öyküsü 2011 İstanbul Mimarlar Odası öykü ödül yarışmasında birincilik kazandı ve diğer dereceye giren öykülerle birlikte kitaplaştırıldı. Bir başka öyküsü Aylak Adam Yayınevi’nden çıkan "Öyküden Çıktım Yola" adlı öykü seçkisinde yer aldı. Hikmet Temel Akarsu ve Prof. Dr. Nevnihal Erdoğan tarafından hazırlanan ve kitaplaştırılan "Edebiyatta Mimarlık", Hikmet Temel Akarsu tarafından hazırlanan ve kitaplaştırılan "Edebiyatta Denizcilik", "Denizcilikte Edebiyat ve Edebiyatta Hukuk" seçkilerinde ikişer kitap analizi ile yer aldı. Mevzu Edebiyat çevrim içi dergide kitap incelemeleri, Ekmek ve Gül, Prologdergi, Olası Olmayan çevrim içi dergilerde öyküleri yayımlandı.

Bu ayki konumuz “Kırmızı”, ilk etapta bana aşk ve ateş çağrışımı yaptı. Fakat kendi coğrafyamızdaki savaş ve etrafındaki daha fazla savaş çığlıkları içimde insanlığa karşı öfke ve kızgınlık yarattı. Kırmızı nasıl olur da hem aşk hem savaş hem sevinç hem öfke anlamına gelebilir? Her şey zıddı ile var olduğundan bu da olası ve madalyonun iki yüzü var nihayetinde. Bu bağlamda savaşın yıkıcı etkileri ve barış için uğraşmamız gerekliliği etrafında aşağıdaki kitapları kütüphanemden sizler için seçtim: 

Apeirogon – Colum McCann
Frankenstein in Baghdad – Ahmed Saadawi
If Not Now, When – Primo Levi
Tarihin Sonu ve Son İnsan – Francis Fukuyama

 

Son olarak lafımı John Donne’un dört yüzyıl öncesinden gelen dizeleri ile bitirmek isterim:
Hiç kimse bir ada değildir,
Bütün de değildir tek başına.
Her insan kıtanın bir parçasıdır.
Bir toprak parçası deniz tarafından alınıp götürülse,
Avrupa azalır.
Tıpkı haritadaki burun gibi…
Dostlarının ya da senin bir yurdunmuş gibi…
Bir kimsenin ölümü de beni azaltır, zira ben
İnsanlığın bir üyesiyim ve işte bu yüzden,
Hiç sorma çanların kimin için çaldığını;
Onlar senin için çalıyor!