Gelecek nesiller sözlüklerde “Aidiyet” kelimesini bulamayacaklar diye düşünüyorum. Yerine ne koyulur hiçbir fikrim yok. Unutulan, nesli tükenen, antik bir kelime olarak tarihte yerini alacak sanırım.
İnsan ait olmadan nasıl yaşar? Doğduğu yerin toprağını, suyunu, havasını insanın hücrelerine nakşeden nedir? Ne bunu bu kadar önemli hale getirir?
Sadece mekân da değil oysa…İnsan kendini insana da ait hisseder.
Aidiyet temalı bu ayki sayımız için size aşağıdaki kitapları seçtim:
The Promise – Damon Galgut
Exit West – Mohsin Hamid
Daheim – Judith Hermann
Der Hof im Spiegel – Emine Sevgi Özdamar
Olduğum Yer – Jhumpa Lahiri
Heimsuchung – Jenny Erpenbeck
Oradan oraya savrulduğumuz günlerden geçiyoruz. Her birimiz kendimizi ait hissettiğimiz mekân ve kişilerle çevrilmiş olmayı diliyor. Anima Mundi. Bütün canlılar birbirine bağlı ve ruh hem beden hem de dünya ile içre. Öyleyse ben her yere ve herkese aitim…