Şehir bir sis şalına sarınmış ve ona, aşağıda, deniz hizasındaki dükkânlarda, çay ve gündelik hayat gailesiyle uğraşan esnafın muhabbeti de eklenmişti.
“Marmararay’la gelip nereye tırmanıyorsun, nereye?” sorusuna verilecek en kestirme cevap, o sırada, şehrin muğlaklığı denli bir fısıltı olabilirdi: “Bulgur Palas.” Bu fısıltıyı çözemeyenler için bir işaret parmağı, 21. yüzyılda bile, şehri, bir tepeden gören o şaşaalı binayı işaret edecekti: “Bakın orada.” Esnafın sabah mahmurluğundaki cümleleri ise işte o zaman sokaklara döküldü: “Hiç haberimiz yoktu valla.”
Oysa…
Oysa Bulgur Palas, 1912’den beri oradaydı. Dediklerine göre Bolulu Habip Bey Konağı diye bilinen Palas, geçtiğimiz yüzyılın sivil mimarisi için de ideal bir örnekti. Kocamustafapaşa Tepesi’ndeki bu görkemli bina, Bolu Milletvekili Mehmet Habip Bey tarafından yaptırılmıştı. Neden Bulgur Palas, sorusuna verilecek cevap ise yine Habip Bey’in özelliklerinden biriyle ilgiliydi. Tahıl ticaretiyle zenginleşen bir adamın “Bulgur Kralı” olarak ünlenmesiyle neticelenen bir vakaydı bu. İtalyan mimar Guilio Mongeri’nin imzasını taşıyan devasa yapı, Mongeri’nin önemli temsilcileri arasında bulunduğu “Birinci Ulusal Mimarlık Akımı”nın örneklerinden biri olarak 1926 yılına kadar özel mülk olarak kalmış, 1926 yılında ise Habib Bey’in ödeyemediği borçları yüzünden Osmanlı Bankası’na devredilmişti. 2001’e kadar Osmanlı Bankası arşivi olan ve aynı zamanda banka çalışanlarına ev sahipliği yapan bina, 2001 yılında özel bir bankaya devredilmiş ve kent sakinlerinin erişiminin olmadığı bir yapı olarak İstanbul’u gözlemeye devam etmişti. 2021 yılında ise İstanbul Büyük Şehir Belediyesi (İBB) tarafından satın alınan bu bina, artık İstanbullularındı!
Şehir ve çoğulluk
İstanbul’un hafıza kültürü ve tarihi açısından çok kıymetli bir yerde duran Bulgur Palas’ın açılışını bizzat gerçekleştiren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, geniş bir halk kitlesi desteğiyle neredeyse mitinge dönüşen yapının açılış konuşmasında, başta CHP Fatih Belediye Başkan adayı Mahir Polat olmak üzere bölgenin adaylarını sahneye çağırırken, aynı zamanda hemen her zaman çoğulluğun ve yan yana durmanın altını çizdiği mesajlarını da yineledi. Bulgur Palas’ı “bizden önceki yönetimle aramızdaki zihniyet farkını ortaya koyan bir yapı” diye tanımlayan İmamoğlu, liyakat sorununun beş yıldır kendileriyle değiştiğini ve yepyeni bir dönem başladığını ifade etti. “İstanbul, mirası ile beş yıldır emin ellerdedir” diyen İmamoğlu, İBB Miras ile muazzam güzel işler yaptıklarını, bunun uzmanlığa, tecrübeye ve liyakata dayalı bir yapı olduğunu, yapılan işlerin sadece restorasyon ile sınırlı kalmadığını, tarihi alanlar ve kültürel dokuya yeni değerler kazandırmak için dünya çapında işleri gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
Yedinci tepe İstanbullu’nun
İBB’nin iştirak şirketleri KİPTAŞ, İGDAŞ, İstanbul İmar AŞ, İSTAC ve İSTON tarafından satın alınan Bulgur Palas’ın restorasyonunu KİPTAŞ, yeniden işlevlendirme sürecini ise İBB Miras gerçekleştirdi. Palas, başta kütüphanesi ve kitapçısı olmak üzere, İstanbullu’nun özlemini çektiği bütün sosyal mekânları içinde barındırıyor. Seyir terasıyla da İstanbul panoramasını bize cömertçe sunuyor. Pazartesi hariç her gün 10-19 arası ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek bu devasa yapının 135 kişilik kütüphanesi de saat 22.00’ye kadar açık olacak.
Öğrenci kulüplerine tahsis edilen alanlar, çocuk parkı, restoran ve çok amaçlı etkinlik alanlarının yanı sıra sergi salonuyla göz dolduran Bulgur Palas’ta, şu anda dünyaca ünlü fotoğraf ajansı Magnum Photos ve İBB’nin işbirliğiyle Magnum’un 77. Yıl özel sergisi “Magnum İstanbul’da”yı gezmeniz mümkün. Bu sergi 70 sanatçının 200’den fazla fotoğrafından oluşuyor. Ayrıca 2017 yılında ajansa katılan, savaş muhabirliği alanında ödüllü fotoğraf sanatçısınız Emin Özmen’in 30 fotoğrafına da sergide özel bir bölüm olarak yer verilmiş.
Nihayetinde bu görkemli binayı ve sergiyi gezen konuklara, şehrin yedinci tepesindeki bu atmosferden yansıyan bir iz kaldıysa, bu olsa olsa şudur: “Belki de gerçekten her şey güzel olabilir.”