Sevgili Mikroscope okurlarımız;
Dergimizin Instagram sosyal medya hesabında okurlarımıza her hafta yeni bir rota önerisi oluşturmaya devam ediyoruz. Etkinlikleri sergileri, müzeleri, kitapevlerini ve daha birçok yeri keşfedip sizlerle paylaşıyoruz. Haziran ayında ise öne çıkan sergi ve müzeleri ziyaret ettik.
İŞTE, HAZİRAN AYINDA SİZLER İÇİN OLUŞTURDUĞUMUZ GEZİ ROTASI
İlk durağımız Ziyaretçileri Arkeoloji Şöleni Bekleyen O sergi: “Bir İdealin Peşinde: Atatürk ve Alaca Höyük”
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk arkeoloğu Remzi Oğuz Arık ve etnolog Hâmit Zübeyr Koşay tarafından 1935 yılında başlatılan Alaca Höyük kazıları Atatürk’ün önderliğinde başlatılan ulusal arkeoloji seferberliğinin ilk büyük ve modern kazısı unvanına sahip. Sergide Alaca Höyük kazılarıyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kazıları sayılan Ahlatlıbel, Etiyokuşu, Karaoğlan ve Trakya Vize Tümülüsü kazılarından çıkarılan eserler de yer alıyor.
Serginin ilk katında Atatürk’ün isteğiyle satın alınan ve Alacahöyük kazılarının ilk yıllarında kullanılan bir dekovil (vagon) ziyaretçileri karşılıyor. Ayrıca sikke koleksiyonu içine yerleştirilen ve sikkenin atası sayılan Alacahöyük buluntusu bronz bir külçe de bu katta.
İkinci katta Cumhuriyet Dönemi Türk arkeolojisinin gelişimi, Erken Cumhuriyet Dönemi’nde Anadolu’da ve Trakya’da yürütülen arkeolojik araştırmalar, Çorum/Alacahöyük yerleşiminin kültür katmanlarıyla Kızılırmak Kavisi içindeki Hatti dünyasının etkileyici ortak kültürü, halk ve yönetici sınıfın yaşamı ve ölü gömme gelenekleri orijinal eserler ve bilgi panoları eşliğinde ziyaretçilere aktarılıyor.
Üçüncü katta ise Hititlerin Alacahöyük anıtsal mimarisinde ve heykeltıraşlığında ulaştıkları sanat düzeyi, doğal çevreyle kurulan bağ, dinsel, gündelik ve sosyal yaşama dair buluntular tematik bölümler halinde sunuluyor. Bu katta ayrıca insanlığın yaklaşık 6000 yıldır süregelen konut mimarisi ve gündelik eşya kullanımına dair alışkanlıkları karşılaştırılıyor, Anadolu’nun çağlar boyunca devam eden kültürel sürekliliği arkeolojik ve etnografik objeler üzerinden vurgulanıyor. Bu keyifli arkeoloji şölenini haftanın her günü ziyarete açık.
İkinci durağımız Murat Yıldız’ın Öktem Aykut ile gerçekleştirdiği ikinci tek kişilik sergisi Flowers& Leaves
Yıldız, sanat üretiminde kendisine koyduğu kurallara sadık kalarak, bu kuralların zorlamalarına boyun eğerken ifade çeşitliliğinin sınırlarını zorlayan seriler kurguluyor. Flowers& Leaves; Murat Yıldız’ın Ağustos 2022’den Aralık 2023’e doğrudan çiçekleri tuvale sürterek yaptığı resimleri ve Ocak 2024’te başladığı kâğıt heykelleri sunuyor.
“Yerden topladığım dalından düşmüş yaprakları; mahallemdeki çiçekçinin çöpe attığı yaralı, kırık çiçekleri ve vahşi bitkileri yüzeye sürterek resim yaptıktan sonra parmaklarımın ucunda … Onları bazen oldukları haliyle resmettim, bazen içgüdülerime izin verip olan biteni izledim. Akışın bir imleyeni oldular, doğal döngünün bir hareketi. Bir savruluş, sürekli bir öylesinelik… Çarptıkça “yer ile bir” olmayı öğrenmek, bir ağaç gibi yerinde durmak; yaralarını sevmek ve onları iyileştirmek.”
Üçüncü durağımız; 🌟Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar Sergisi
Sergi, İstanbul’un Osmanlı payitahtı olduğu, 15. yüzyıldan 20. yüzyılın ilk çeyreğine uzanan bir zaman dilimini kapsıyor. Şehrin zengin bir görsel kaydı niteliğindeki sergide geniş açılı İstanbul manzaralarını gösteren tablolardan gravürlere, nadir kitaplardan albümlere, panoramik fotoğraflardan Yadigâr-ı İstanbul objelerine 100’ün üzerinde eser yer alıyor. Yapıldıkları dönemin diplomatik ilişkilerine, şehrin geçirdiği dönüşümlere, çokkültürlü̈ yapısına ve sosyal yaşamına ait izler bulunduran görüntülere yazılı kaynaklardan alıntılar eşlik ediyor. Bu alıntılar Batılı eser sahiplerinin bakış açısı ile 19. yüzyıl ve erken 20. yüzyıl Osmanlı/Türk edebiyatından sanatsal üretimler arasında bir diyalog imkânı yaratıyor. Sergi şehre tekrar bir güzelleme yapmak yerine, anlatının çeşitliliğini, tasvirlerin farklılığını incelemeye davet ediyor.
Son durağımız ise; Kitapların içinde renkli dünya: MİNOA PERA
Minoa Pera, Pera Palas’ın ve İstanbul’da birçok önemli binanın mimarı Alexandre Vallaury imzasını taşıyan, 1896 yapımı Union Française binasında yer alıyor. Kitabevi bölümünde; Türkçe, İngilizce, yeni ve ikinci el 60 binden fazla kitap sunuluyor. İlgi çeken yanlarından bir diğeri, Minoa SAHNE kısmı. 60 kişi kapasiteli SAHNE’de, sanat buluşmaları, tiyatro gösterimleri ve özel toplantılar gerçekleştiriliyor. Minoa Pera’nın üst katında lokanta, girişte ise kafe kısmı mevcut. İçeceklerinden, çaylara, tatlılara birçok lezzetli çeşit mevcut. Ayrıca, Minoa’nın ortak çalışma alanı Minoa Muse da burada hizmet veriyor. Alt katta zaman zaman güncel sergiler de yer alıyor. Sıcak ve sakin bir ortamda vakit geçirmek istiyorsanız Minoa Pera’yı ziyaret etmelisiniz✨
Paylaştığımız yerlere daha önce gittiyseniz düşüncelerinizi, gitmediyseniz ise merak ettiklerinizi Instagram sosyal medya hesabımız üzerinden bizlere yazabilirsiniz.
Şimdiden keyifli vakitler.