Edebiyat dünyasının en seçkin ödüllerinden biri kabul edilen Turjuman Çeviri Ödülü, bu yıl Kapı Yayınları’ndan yayımlanan, İbn Hazm’ın Güvercin Gerdanlığı kitabının çevirisiyle Alfa Yayın Grubu ve çevirmen Mehmet Hakkı Suçin’in oldu. Alfa Yayın Grubu adına Everest Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Saadet Özen ve çevirmen Mehmet Hakkı Suçin ödülü almak için Birleşik Arap Emirlikleri’ndeydiler. Bu önemli ödülü her iki isimle de konuşalım istedik.
Dünyanın en prestijli edebiyat ödüllerinden biri olan ve 43 yıldır düzenlenen Sharjah Kitap Fuarı sırasında verilen ve alanında en prestijli ödüllerden biri olan 2024 Turjuman Çeviri Ödülü, Kapı Yayınları’ndan yayımlanan, İbn Hazm’ın Güvercin Gerdanlığı kitabının çevirisiyle Alfa Yayın Grubu ve çevirmen Mehmet Hakkı Suçin’e verildi. Suçin’le, geçtiğimiz günlerde aldığı Sharjah Çeviri Ödülü’nü, ödül alan çevirisini, dünyada ve Türkiye’de Arap edebiyatının bilinirliğini ve el-Mütenebbi’den yaptığı son çevirisini konuştuk.
Birleşik Arap Emirlikleri Sharjah Emirliği’nde 43 yıldır düzenlenen Sharjah Kitap Fuarı sırasında verilen Sharjah Çeviri Ödülü’nü ya da diğer adıyla Turjuman Çeviri Ödülü’nü bu yıl, Endülüs’ün 10. yüzyılda yaşamış önemli isimlerinden İbn Hazm’dan yaptığınız Güvercin Gerdanlığı çevirinizle Alfa Yayın Grubu’yla birlikte aldınız. Bu kitabı çevirmeye nasıl karar verdiniz ve çalışmayı ne kadar sürede tamamladınız?
Güvercin Gerdanlığı’nı çevirmeye, Alfa Yayın Grubu’ndan Kapı Yayınları’nın genel yayın yönetmeni şair Ömer Erdem’in teklifiyle karar verdim. Çok yoğun olduğum için çeviri biraz gecikti ama Ömer Erdem’in ısrarlı teşvikiyle çeviriyi tamamladım. Editör Süleyman Sertkaya’nın çevirinin muhteşem bir görsel malzemeyle birlikte yayımlanması için çabalarından söz etmeden geçemeyeceğim. Daha önce kitap boyutunda yaptığım çeviriler daha ziyade modern Arap edebiyatındandı. Kur’an-ı Kerim’in ilk cüzünü Şiir Şiir Ayetler adıyla yaptığım şiirsel çevirisini saymazsak, klasik Arap külliyatından çevirilere bu kitapla başladım. Güvercin Gerdanlığı’nı Hayy bin Yakzan, Yedi Askı Şiirleri, Putlar Kitabı ve son olarak da el-Mütenebbi’den yaptığım İnsanın Şarkısı adlı seçki takip etti.
Çeviri alanındaki bu ödül son yedi yıldır veriliyor. Bu sene ödülü Türkiye’den bir çevirmenin kazanmasının anlamı sizce nedir?
Bu ödül ilk kez Türkiye’den bir çevirmene ve yayınevine verildi. Bildiğim kadarıyla, ödülün verilme sürecinde hem çevirmen hem de yayıncısı bazı parametreler açısından değerlendiriliyor. Ödülü bir eser kazansa da çevirmenin çeviri geçmişi, çevirdiği külliyat da değerlendiriliyor. Yayıncı açısından da böyle bakılıyor sürece. Yayıncının geçmişte sistematik bir şekilde Arap dili ve edebiyatı alanında yayımladığı eserler, yayımlanan eserlerin Arap edebiyatını temsil yeteneği, dağıtım ağları gibi hususlar göz önünde bulunduruluyor. Alfa Yayın Grubu’yla kapasitelerimiz birleşince sonuç ödül oldu. Ödülün jürisinin, Arap dili ve edebiyatında isim yapmış oldukça saygın şarkiyatçılardan oluştuğunu söylemeliyim. Şimdiye kadar Batıdan yayıncılara ve çevirmenlere verilmiş olan bu ödülün ilk kez bizlere verilmesi Türkiye adına gurur verici bir durum oldu. Umarım bu ödül, Türkiye’deki yayımcıların nitelikli Arap edebiyatına ilgisinin artmasına vesile olur.
Biraz da ödül alan Güvercin Gerdanlığı’ndan bahsedecek olursak nedir bu kitabı önemli kılan?
Bana göre Güvercin Gerdanlığı, yalnızca bir Endülüs-İslam-Arap klasiği değil aynı zamanda bir dünya klasiği olarak da okunabilir. Tür bakımından “melez” niteliğiyle dikkat çeken bir eser. Kitap, aşkın gerçek hayatlardan alınmış örneklerini damıtılmış genellemelerle sunarak bir deneme metni havası yaratıyor. Ancak otobiyografik yönüyle de anlatısal bir özelliğe sahip. Bununla birlikte, yer yer yaşanmış öykülere yer vermesiyle de kurgusal bir karakter kazanıyor. Ayrıca düzyazı ve şiirin iç içe geçtiği, düzyazının yer yer şiirsel sınırlarda dolaştığı çok katmanlı bir metin.
Kitabın Girizgâh’ında, İbn Hazm’ın, kendisinden defalarca mektuplar yazarak aşkın hallerini kitaplaştırmasını talep eden bir dostunun mektubuna yer vermesi, yazar ile okur arasındaki zaman ve mekân engellerini ortadan kaldırıyor. Kitaptaki kurgunun bir parçası olduğu anlaşılan bu hikâye, okurun bin yıl önce yaşamış bir yazarın metnine olan ilgisini kamçılıyor. Ayrıca, kitap yalnızca İbn Hazm’ın kişisel tarihi olarak değil aynı zamanda Endülüs kentlerinin ve hanedanlarının siyasi tarihi olarak da okunmaya müsait.
Metnin psikolojik, estetik ve etik bir boyutu da var. Psikolojik açıdan kitap, yazarın deneyimlerine ve gözlemlerine dayanarak aşkın çeşitli hallerini tahlil ederken Endülüs döneminin haz ve beden dünyasına da cesur bir şekilde nüfuz ediyor. Ancak İbn Hazm bu haz ve beden şölenini, din adamı ve fıkıh doktrini kuramcısı kimliğiyle sınırlanan toplumsal baskının etkisi altında zekice bir yaklaşımla aşk nimeti, ahlak ve takvayla dengeleyerek sunuyor.
İbn Hazm, aşkı yalnızca psikolojik bir olgu olarak değil insanın arzu arayışı bağlamında da ele alıyor. Aşka düşen insanların yaşanmış öykülerini, dönemin koşullarına göre cesur bir yaklaşımla işliyor. Aşkı, bastırılması gereken bir duygu olarak görmekten ziyade, bu duyguları yapısal bir analize tabi tutarak yorumlama yolunu seçiyor. Bu, onun yalnızca aşkla ilgili değil insan doğasına ilişkin kavrayışını da yansıtıyor.
O halde Güvercin Gerdanlığı günümüz insanına ne söylüyor?
İbn Hazm, bu kitapta insan deneyiminin köklerine inerek aşkın karmaşıklığına, güçlü ve zayıf yanlarına dikkat çekiyor. Aşkın her ayrıntısını kavramaya ve çözümlemeye çalışarak insanların kıskançlık, pişmanlık, sevinç, acı ve hatta mantıksız veya öngörülemez görünen duygu ve davranışlar karşısında zayıflık hissedebileceğini açıklıyor. İbn Hazm, bu duyguları dikkatle betimleyerek okuyucunun kendi duygularını tanımasına, eylemlerinin ve tepkilerinin nedenlerini anlamaya çalışmasına olanak tanıyor ve böylece daha fazla öz farkındalık sahibi olmasını sağlıyor. Bireyle, duygularını anladıklarında ve kendi zayıflıklarının farkına vardıklarında başkalarına karşı daha empatik olurlar ve başkalarının eylemleri hakkında sert veya aceleci yargılara varmaktan kaçınırlar. Bu özellikleriyle Güvercin Gerdanlığı, insanların duygularıyla akılcı ve soğukkanlı bir şekilde başa çıkmalarına yardımcı olacak pratik “tarihî” bir rehber olarak da okunabilir.
Âşıkların hikâyeleri ve yaşadıkları deneyimler aracılığıyla İbn Hazm, okuyucuları başkalarının deneyimlerinden ders almaya ve aynı hataları yapmaktan kaçınmak için bunlardan yararlanmaya davet eder. Böylece kitap, kişinin duygularını yansıtan bir ayna görevi görerek olgunlaşmasına ve gerek kendisinin gerekse başkalarının duygularını derinlemesine anlamasına olanak tanır. Güvercin Gerdanlığı sevgi, şefkat ve yakınlık gibi yüce değerlerin, iç huzurun ve uyumlu bir birlikteliğin hüküm sürdüğü, insani bağları güçlendiren ve çatışmaları en aza indiren, nefretten arınmış bir toplumun inşa edilebileceği temeller olduğunu gösteren alternatif bir bakış açısı da sunar.
Arap Edebiyatı, dünyada ve Türkiye’de ne derece biliniyor?
Arap edebiyatı, zengin bir tarihsel ve kültürel birikimi barındıran, özellikle Arap-İslam klasikleri anlamında dünya edebiyatını etkilemiş bir edebiyattır. Öncelikle 8-10. Yüzyıllarda Bağdat merkezli çeviri hareketi benzersiz bir sinerji yaratmıştır. Bölgede Yunanca, Süryanice, Orta Farsça, Hintçe ve Nabati dillerinden, Arapçaya çeviriler yapılmış ve muazzam bir çeviri külliyatı oluşmuştur. Bu çeviriler bir yandan İslam felsefesinin ortaya çıkmasını sağlarken diğer yandan da antikite ile Batı aydınlanması arasında bir köprü rolü görmüştür.
Binbir Gece Masalları ise Batı edebiyatında fantastik edebiyatın ana kaynağı olmuştur. Borges’in metinlerini, söyleşilerini okuyun, klasik Arap edebiyatına ne kadar aşina olduğunu hayretle görürsünüz. Onun metinlerinde Muallakalar’dan tutun da makâmeler’e ve halk hikâyelerine kadar Arap edebiyatından pek çok iz bulursunuz. Benzer izleri az ya da çok Dante, Goethe, Boccaccio, Hugo, Poe ve William Blake gibi isimlerin bazı metinleri için de söylemek mümkün. Goethe’nin Doğu-Batı Divanı’nın Almanca orijinalinin kapağında Arapça ed-Dîvân eş-Şarkî li’l-Muellif el-Garbî yani Batılı Yazarın Doğulu Divanı ifadesinin yer alması bu anlamda çok şey anlatmıyor mu?
Bildiğim kadarıyla Güvercin Gerdanlığı dışında İslam öncesi şiir antolojisi Yedi Askı Şiirleri (Muallakalar), Hayy bin Yakzan gibi eserleri de çevirdiniz. Son aylarda da 10. Yüzyıl Arap şairi el-Mütenebbi’den çevirdiğiniz ve İnsanın Şarkısı adını verdiğiniz şiir seçkisi yayımlandı. Okurlarımıza son çevirinizle ilgili neler söylemek istersiniz?
Okurların el-Mütenebbi’yi kafalarında canlandırabilmeleri için şöyle diyeyim: İngilizler için Shakespeare, İtalyanlar için Dante, Fransızlar için Hugo neyse Araplar için de el-Mütenebbi odur. Fakat el-Mütenebbi birçok şiirinde klasik Arap şiirinin “modernist” sesi olmuştur. Okur, onun şiirlerini okurken birçok şiirinde “modern” bir şair okuyormuş havasına girer. Şiirlerinin lirik, epik, hatta yer yer pastoral sesine muhteşem bir ahenk eşlik eder. Muhtemelen bugüne kadar Türkçeye çevrilmemiş olmasının nedeni budur. Tabii, akademik tezlerde şiirinden alıntı yapmak suretiyle yapılmış, parantezlerle dolu düzyazı çevirileri saymazsak.
Arap şiirinden yaptığım bütün çevirilerde temel yaklaşımım, biçimle içerik arasında birinin diğerine kurban edilmediği dengeli bir şiir dili oluşturmak. Bunu yaparken şairin özgün sesini Türkçede yeniden yaratmaya çalışıyorum. Bu yaklaşımım zaman zaman küçük kayıplara yol açsa da bunları hedef dilde bir şekilde telafi etmeye çalışırım. Telafi edemiyorsam seçimimi içerik lehine kullanırım.
Son olarak el-Mütenebbi’den birkaç dizeyi bizimle paylaşır mısınız?
Elbette, bir aşk şiirinden dizeler paylaşayım:
Ne zaman baş başa kalsak Şamlı kızla
Hemen bakışlarını diker yüzüme
Gözlerimi öptüğünü zannetsem de ben
Kendi dudaklarıdır onun öptüğü gözlerimde
Keşke gözlerimin içinde kalsa Şamlı kız
Ve gözlerim ona bir barınak olsa
Her yaralının iyileşmesi için bir ümit var
Onun bakışlarının yaraladığı kalplerden başka
Her gülümseyişinde ıslanır yanaklarım
Şimşekleri dişleri olan bir yağmurla
Elimdeki kokuları saç örgülerinden yayılan
Karıştırıyorum şarabıma
Güzellerin üstüne perde çekilen bir diyarda
Yok Şamlı kızın eşi benzeri güzelliğinde
Seviyorum buraları Humus’tan Hunâsira’ya kadar
Kim sevmiyor ki büyüdüğü diyarları
Burada birleşti: Şamlının yanağı,
Ağzım, şarap ve Lübnan elması.
***
2024 Turjuman Çeviri Ödülü’nü Alfa Yayın Grubu adına alan Saadet Özen:
Arap edebiyatını daha iyi ele alacak projelere imza atacağız.
Sharjah Kitap Fuarı sırasında verilen 2024 Turjuman Çeviri Ödülü, Kapı Yayınları’ndan yayımlanan, İbn Hazm’ın Güvercin Gerdanlığı kitabının çevirisiyle Alfa Yayın Grubu ve çevirmen Mehmet Hakkı Suçin’e verildi. Mehmet Hakkı Suçin’le birlikte ödülü almak için Alfa Yayın Grubu’nu temsilen, Everest Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Saadet Özen de fuardaydı. Saadet Özen’le, Turjuman Çeviri Ödülü’nün önemini ve çağdaş Arap edebiyatına olası katkılarını konuştuk.
Alfa Yayın Grubu olarak bu kitabı Türk okuyucularla buluşturmaya nasıl karar verdiniz?
Alfa Yayın Grubu, otuz iki yıldan bu yana çok farklı dillerden çeviriler yayımlıyor. Yayın grubumuz bünyesinde Everest Yayınları da, Alfa Yayınları da, Kapı Yayınları da bu kapsayıcılığı bir yayın politikası olarak benimsemiş durumda; nitekim Binbir Gece Masalları’ndan Adonis’e, El Mütenebbi’den Mahmut Derviş’e; gerek klasiklerden gerek çağdaş yazarlardan pek çok kitabımız mevcut. İbn Hazm’ın Güvercin Gerdanlığı da bu bakış açısıyla, Kapı Yayınları tarafından basılmış olan kitaplarımızdan biri. Kapı Yayınları’nın yayın yönetmeni Ömer Erdem ile değerli çevirmenimiz Mehmet Hakkı Suçin’in işbirliğinin güzel bir ürünü.
Çeviri alanındaki bu önemli ödülü Türkiye’den bir çevirmenin kazanmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Turjuman Ödülü hem yayıncıyı hem de çevirmeni ödüllendiriyor. Bu anlamda yıllardır benimsemiş olduğumuz bir çizginin fark edilmiş, gelecekle ilgili projelerimize güvenilmiş olması bizim için çok teşvik edici. Bu aynı zamanda çeviri alanında Türkiye’den bir yayınevinin ve çevirmenin işbirliğinin, uluslararası çapta dikkat çekmiş olması anlamına geliyor. Yayın çizgimizi elbette ödüllere göre belirlemedik, belirlemeyiz de; fark edilmiş olmasına ise seviniriz.
Çağdaş Arap edebiyatını Türkiye’de yeteri kadar tanıyor muyuz? Bu ödülün bu alandaki çevirilere nasıl katkısı olacak?
Çağdaş Arap edebiyatını Türkiye’de, çoğunlukla başka dillere yapılmış çeviriler üzerinden tanıyoruz. Ekseriyetle bir yapıt İngilizce ya da Fransızcaya çevrildiyse, uluslararası çapta duyulduysa ya da ödül aldıysa haberdar oluyor ve okuyoruz. Bu ödül ya da destekler, daha fazlasını, kaynağında keşfetmek için itici güç oluyor. Ödül vesilesiyle kurduğumuz bağlantılar, farklı ülkelerden tanıştığımız yayınevleri ve elbette, belki de en önemlisi, değerli çevirmenimiz Mehmet Hakkı Suçin’in varlığı bizi yeni yazarlara, yeni eserlere yöneltecektir. Bu anlamda çalışmalarımız hızla devam ediyor.