Seda Zincir, 1998 yılında Osmaniye’de doğdu. Lise eğitimimi Kadirli Fen Lisesi’nde tamamladı. Lisenin ilk yıllarından itibaren, yazmak hayatının önemli bir parçası haline geldi. 2019 yılında İstanbul Üniversitesi Çapa Diş Hekimliği Fakültesi’ne girdi ve 2024 yılında mezun oldu.

Birilerinin yuvasından bir parçanın üzerine bıraktı kendini. Etrafta insanlar uykudan yeni uyanmış gibi bir sersemlikle dolaşıyordu. Öyleydi de bir bakıma. Yıkılan binaların, evlerin, ailelerin ve insanların o çıldırtan bakıma… Yıkılan kaybın insanı delirten sessizliğine bırakmıştı kendini.

Kırklarında bir kadın, biraz çekinerek de olsa hafif bir gülümsemeyle yanına oturdu. Arada bir kıpırdanıyor, konuşacak gibi oluyor, sonra susuyordu. O da konuşmak, bir şeyler söylemek istedi. Her şey öylesine gerçek ve öylesine akıl almazdı ki insan birine dönüp “Bütün bunlar oldu ve ben şimdi buradayım, değil mi?” demek istiyordu. 

“Neresiydi?” diye sordu kadın, bakışlarını ellerinden ayırmadan.

“Şurası.” dedi karşısındaki yer yer yıkılmış bahçeli evi göstererek. 

“Bir yolu var mı içeriye girebilmenin?”

“Görülecek bir şey yok artık.” dedi, gözlüğünü çıkarıp kazağının ucuyla silerken. 

Belki birkaç hatıralık arayabilirdi. Onun kaybettikleri arayınca bulunacak şeyler değildi. Kimsenin hiçbir şeyi değildi artık. Evi, sözlükteki ilk anlamıyla kaybetmek gözyaşı dökmeye değer gelmiyordu ona. O evini tüm anlamlarıyla kaybetmişti. Kucaklamak ve kucaklanmaktı ev, iki kol arasında evrenin en huzurlu yeriydi. Şimdiyse evde olmaya dair bildiği ne varsa toza dönmüş, gözlerine doluyordu.

Gözlüğünü tekrar taktığında kadın çoktan kalkıp gitmişti. Yıkık dökük binaların arasından batmakta olan güneşi seyretti bir süre. Sanki yaşam “Bak, ben hâlâ buradayım ve yarın yine burada olacağım” diyordu. 

İçini keskin bir suçluluk duygusu kapladı. Gözlerini sımsıkı kapatmak ve güzel olan her şeye kör olmak istiyordu. Kederini bir bebek gibi büyütmek, sarıp sarmalamak istiyordu. Kendini yasın soğuk kollarına teslim ederken sevinç çığlıkları atmak, yaşamı küçük bir çocuk gibi kovalamak istiyordu. Herkes ve en çok kendisi için…