Toplumda farklılıkları anlamak, kabul etmek ve kutlamak adına sanatın ve edebiyatın gücü yadsınamaz. Buğra Giritlioğlu’nun Temmuz 2024’te yayımlanan “Hepimiz Kuiriz Hepimiz Işık” adlı antolojisi, LGBTQ+ temalı edebiyatın sınırlarını genişleten ve farklı bakış açılarını bir araya getiren güçlü bir eser. Bireysel hikâyelerden doğan kolektif bir ışığı temsil ediyor.
Bu röportajda Giritlioğlu’nun projeye dair ilhamını, yaratım sürecini ve kitabın toplumsal etkisi konusundaki görüşlerini dinliyoruz.
“Hepimiz Kuiriz Hepimiz Işık” kitabını hazırlamaya sizi ne motive etti? Sizi etkileyen olay ya da deneyim neydi?
Spesifik bir olay değildi motive eden. Zorlukları olsa da antolojileri seviyorum. Farklı perspektifleri, stilleri bir araya getirmek keyifli oluyor. Birlik olmak zaten hep güçlendirici. Tabii bu antoloji bir de -heteroseksüellik dahil- farklı cinsel yönelimlerden yazarların kuir içerikli metinlerini bir araya getirdi, ki heyecan verici oldu.
Kitabınızda farklı yazarların öykülerine de yer veriyorsunuz. Bu yazarları seçerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz? Bu süreç nasıl gelişti?
Beğendiğim yazarlarla başladı, onların tavsiye ettiği yazarlarla ilerledi diyebilirim kısaca. Özenli, duru, akıcı, yaratıcı dili olan yazarları tercih ediyorum. Belli bir noktada kitapta heteroseksüel yazarların kuir içerikli metinlerine de yer vermeye karar verdim, bir nevi dayanışma yaratma arzusuyla. O zaman birdenbire seçenekler artmış oldu.
Birden fazla yazarın eserlerinin bir araya gelmesi, kitabın bütünlüğünü ve mesajını nasıl etkiledi? Farklı perspektiflerin bir araya gelmesi kitabın temasına nasıl bir katkı sağladı?
Metinlerin kuir içerikli olması dışında bir şartım yoktu. Hatta on altı katılımcımızın on dördü öyküleriyle katıldı ama bir de köşe yazısı (Esmeray) ve karikatürler (Aslı Alpay) var. Çeşniyi önemsiyorum okur açısından. Farklı yazarları bir araya getirdiğinizde çeşniyi az çok garantilemiş oluyorsunuz. Kitapta hayatı ve dertlerimizi çok ciddiye alan öyküler de var, her şeyi tiye alan, esprili öyküler de var.
Kitapta ele aldığınız konuların Türkiye’deki toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim algıları üzerindeki etkisi ne olabilir?
Büyük bir etkisi olacağını sanmam açıkçası. Hâlihazırda açık görüşlü olan kesim alıp okuyacaktır. Umarım haksız çıkarım; bu kitabın etkisiyle algısı değişen okurlar da olur. Aslında tek bir kitabın etkisi değil de o biçim yayınlar daha büyür kitap sayısı artar daha çok duyulursa ve tabii kuir içerikli kitap yayınlayan başka yayınevleri kurulur ya da mevcut yayınevleri kuir kitap yelpazelerini genişletirlerse, yani bu tür kolektif bir büyüme ve yaygınlaşma gerçekleşirse belki bunun hatırı sayılır bir etkisi, katkısı olabilir. Yine de “bir kitap yazdım/yayınladım, herkes okuyup çok çok sevecek, artık her şey çok çok farklı olacak” hayalperestliğini, yazdığım/yayınladığım her kitapta olduğu gibi bunda da alttan alta sürdürme hakkım baki tabii.
Türkiye’deki LGBTQ+ mücadelesinin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Özellikle metropollerde insanlar feci bezgin ve yorgun gözüküyor gözüme. İnsanların çoğunun hiçbir mücadeleye hali mecali kalmamış gibi, genel manzara bu şekilde. Öte yandan LGBTIQ+ konularında canla başla çalışan arkadaşlarımız yok değil. Özetle, biraz ümitsizim ama iyimser olmaya çalışıyorum.
Kitabınızda ele aldığınız temalar üzerinden toplumsal bir değişim yaratmak mümkün mü? Bu değişim için atılması gereken adımlar nelerdir?
Akıllı telefonların ve genel olarak sanal iletişimin yaşamlarımızı ciddi biçimde tehdit ettiğini düşünüyorum, her türlü insan ilişkisini köreltiyorlar. Öncelikle o telefonlardan başımızı bir kaldırmamız gerekiyor! Genel olarak öyle aman aman büyük toplumsal değişimlere inanmıyorum da galiba. Herkes kendisini kafasının dengi insanlarla çevreleyerek kendisine bir “konfor alanı” yaratıyor, hayatı yaşanır kılmaya çalışıyor. İnsanları değiştirmek gerçekten zor. Buna yeltenen, değişim yaratma arzusuyla yanıp tutuşan idealist sayısı az. Çok isteseniz de beceremeyebiliyorsunuz, ters tepebiliyor. Hassas bir denge. Ben benzer durumları veganlık konusunda da yaşıyorum. Çevremizde üç beş insanı bile etkileyebilsek kârdır aslında, en azından öyle düşünmek lazım.
Kitabınızın yayınlanmasının ardından aldığınız geri bildirimler nasıldı? Sizi özellikle etkileyen ya da şaşırtan bir yorum ya da tepki oldu mu?
Geri bildirimler gayet olumlu. Farklı öyküler için “favorim oldu” diyenler çıktı. Demek ki kitapta birden fazla güzel metin var. Çiler İlhan’ın kitap hakkında K24’te yayınlanan eleştiri yazısını çok beğendim, tavsiye ederim: https://www.k24kitap.org/beni-adinla-ve-adimla-cagir-4863
“Hepimiz Kuiriz Hepimiz Işık” kitabının devamı niteliğinde başka çalışmalar yapmayı düşünüyor musunuz?
Temmuz 2024’te yayımlanan bu kitaba 1. cilt dedik, “1. Geleneksel” der gibi. Umarım kitabı beğenip 2. cilt için metin yollayanlar olur. Bu aralar başka yoğunluklar içindeyim ama bir süre sonra 2. cilt için yazarları kendim de dürtmeye başlayabilirim.