Geçtiğimiz ay yayın hayatına başlayan Karnaval Dergi, kültür-sanat alanında fark yaratmak isteyen çevrimiçi bir dergi. Derginin kurucusu Nazire Gürsel, yayın yönetmeni Süreyya Köle ve editör Şirvan Erciyes’le derginin kuruluş amacını ve hedeflerini konuştuk.

 

Karnaval Dergi, geçtiğimiz günlerde yayına girdi. Çevrimiçi bir dergi çıkarmaya nasıl karar verdiniz?

Süreyya Köle: Gerek basılı gerekse dijital ortamda, kültür-sanat alanında iş yapan, dergi çıkarıp internet sitesi idare eden çok sayıda dostumuz var. Her iki alanın da eksilerine ve artılarına oldukça hâkimiz. 

Her geçen gün artan, dövize endeksli basım maliyeti, kargo masrafı ya da dağıtımcı payları dikkate alındığında, okura ulaşma güçlüğü dijital alanı bir yanıyla zorunlu kılıyor aslında. Durum buyken uzun süredir düşündüğümüz projemizi dijital alanda hayata geçirme kararı aldık. 

Bu kararı almamızdaki diğer etkenlere gelince, dijital alanı, gençlerle buluşmanın son derece önemli bir faktörü, nerdeyse olmazsa olmazı görüyoruz. İnternet erişiminin olduğu her yerden ulaşılabilmek değişen dünya koşullarının armağanı niteliğinde. Bu iki unsur, kültür-sanat yayıncılığının devamı için oldukça önemli. Gençleri dahil etmeden, günün teknolojik koşullarından faydalanmadan herhangi bir iş yapmaya kalkmak kuşku yok ki sizi oldukça geriye düşürecektir.

 

Nasıl bir yayına hazırlık süreci geçirdiniz? Ne kadarlık bir süreçte yayına geçtiniz?

Nazire Gürsel: Çevrimiçi bir dergi de en az basılı yayınlar kadar emek ve özen gerektiriyor, kaldı ki pek çok teknolojik düzenleme bu süreçte ek yük de getiriyor. Hakkını vererek yapmak istediğinizde ciddi, detaylı ve elbette zorlayıcı bir hazırlık süreci sizi bekliyor. 

Karnaval Dergi’yi ekip olarak zihnimizde oluşturduktan, ana hatları üzerinde fikir ve duygu birliğine vardıktan sonra aklımızdakini hayata geçirecek uzun yol arkadaşları aramaya koyulduk. Bu aşamada online yayıncılık üzerine kuru bir teknik bilgi birikimi bizim için yeterli değildi. Ortaklarımızı seçerken gerek görsel tasarım gerek içeriğin sunumu gerekse okurla etkileşim alanlarında bize katkı sunabilecek teklifleri değerlendirdik. Biz hem arkasında ciddi basın deneyimi olan hem de yaratıcı süreçlere hâkim bir ekibiz, çalışacağımız arkadaşların da bize ayak uydurabilmesi şart. 

Karnaval Dergi’yi bir proje olarak olgunlaştırmak elbette çok daha karmaşık ve uzun bir süreçti. Ancak işin yayına hazırlamak kısmına gelirsek, kabaca geceli gündüzlü son üç ay diyebilirim. Öyle stresli zamanlar oldu ki her bir detayı ince ince hesaplamaktan, defalarca kontrol etmekten uykularımız kaçtı. Her şey söz verdiğimiz gibi 19 Ocak’ta okurla buluşmak içindi ve gerçekten tüm yorgunluğumuza değdi. 

 

Edebiyata ve sanata duyduğumuz tutku en büyük ortak noktamız.

 

Kaç kişilik bir ekipsiniz? Kadronuzdaki isimleri nasıl belirlediniz? 

Şirvan Erciyes: Nazire Gürsel, Süreyya Köle ve Şirvan Erciyes’ten oluşan üç kişilik bir kadroyla yola çıksak da en baştan itibaren geniş katılımlı bir yapı arzu ettik. Yayın kurulumuz, bizimle aynı coşkuyu paylaşan, alanlarında deneyimli, edebiyata ve sanata gönül vermiş birbirinden değerli isimlerden oluşuyor. Bu isimlerin yanında genç arkadaşlarımız da aramızda. Edebiyata ve sanata duyduğumuz tutku en büyük ortak noktamız. Yayın kurulunda olmadığı halde Karnaval Dergi’yi sahiplenen ve her türlü desteği en başından beri esirgemeyen dostlarımız aslında yalnız olmadığımızı bizlere gösterdi.

Yayın kurulumuzda yer alan arkadaşlarımızla iş bölümü ve dayanışma içerisinde dergimizi yayına hazırladık ve içerikleri güncellemeye devam ediyoruz. Menekşe Toprak, Ethem Baran, Polat Özlüoğlu, Özgür Çırak, Bayram Sarı, Cabir Özyıldız, İlay Bilgili, Fulya Bayraktar, Nefise Abalı, Kader Menteş Bolat, Erkan Karaaslan, Emin Vural, İclal Karaduman, Meriç Bardakçı, Gül Gülsün Yıldız, Şebnem Aktolga, Süreyya Deniz Özceylan, Turgut Akaslan ve Yonca Yaşar’dan oluşan yayın kurulumuz en büyük desteğimiz. Yanı sıra, teknik desteği sağlayan genç arkadaşlarımız, hukuki konularda destek veren avukatımız, reklam ve halkla ilişkilerden sorumlu arkadaşımızın da dahil olduğu kalabalık bir kadroyuz.

 

Çevrimiçi dergilerin gücü gün geçtikçe artıyor. Sizce bu daha da ivme kazanacak mı? İnternet haberciliğindeki gibi internet dergiciliğinin de geleceğini parlak görüyor musunuz?

Nazire Gürsel: Kesinlikle. Çevrimiçi derken sosyal medyanın rolünü, katkısını göz ardı edemeyiz. İletişim Çağı deniliyor ama iletişimin biçimi önemli. Anahtar sözcük yine sosyal medya. Dünyada internete erişimi bulunan nüfus 5 milyara yaklaştı, bunların yüzde 60’a yakını sosyal medya kullanıyor. Bu çevrimiçi dergiciliğin sosyal medya üzerinden muazzam bir kitleye ulaşabileceği anlamına geliyor. Ancak her olanak kendi zorluğunu da getirir. Düşünün, dünyada bir günde yaklaşık 400 milyon yeni blog yazısı yayınlanıyor, bu on yıl önce kimileri için hayal bile edilemeyecek bir gelişme. Aynı zamanda çevrimiçi dergi için büyük bir rekabet ortamı olduğunu gösteriyor, görünür olabilmek hep olduğu gibi fark yaratmaya bağlı. 

2023’te dijital reklam harcamaları 500 milyar doları aştı. Çevrimiçi dergiciliğin büyüme potansiyeli için önemli bir gösterge. Eninde sonunda herkesin geleceği yer olarak görüyoruz doğrusu. İletişim günümüzde üç kanal üzerinden yürüyor: görüntü, ses ve yazı. İnternet her üçü için de çok geniş olanaklar sunuyor. Bir de nereye evrileceğini henüz tam olarak kestiremediğimiz, ancak etkisini her geçen gün daha çok hissettiğimiz yapay zekâ olgusu var. Yaşantımızı kökten değiştirecek her türlü değişim, dönüşüm, yenilik, gelişme dijital ortamlarda filizleniyor artık. Gelinen noktada, dijital ortamda görünür olmak mecburiyete dönüştü.

 

Dergimiz çok yönlü ve karnaval ruhuna yakışır çeşitlilikte olsun istedik.

 

Derginizde güncel sanat haberleri ile edebiyata aynı çatı altında yer verdiğinizi görüyoruz. Bu çatıyı oluştururken nelere dikkat ettiniz?

Şirvan Erciyes: Ülkemizde halen edebiyat ve özellikle öykü ağırlıklı pek çok dijital mecra yayında, çoğu da bir ada ya da adacık görünümünde. Biz onlara alternatif olmak gibi bir amaçla yola çıkmadık, kendimizi dar bir çerçeveye de hapsetmedik. Edebiyat, kitap incelemeleri ve öykü elbette önemli kategorilerimiz, ama bunların yanı sıra sanatın diğer alanlarının da temsil edildiği bir dergi olmayı hedefliyoruz. Edebiyat, sinema, tiyatro, resim ve fotoğraf sanat dediğimiz ummanı besleyen nehirlerden. Dolayısıyla birini diğerinden daha az ya da çok önemli görmüyoruz. 

Sahaf bölümümüzde arşivlerde kalmış, unutulmuş yazı ve eserleri gün ışığına çıkarmak ve bu alana ilgi duyanların kendilerini ifade edebileceği zemin yaratmayı hedefledik. Dergimiz çok yönlü ve karnaval ruhuna yakışır çeşitlilikte olsun istedik. Okurlar ilgi ve beğenilerine göre içerikleri tercih edebilsin. 

 

Diğer dergilerde olan neyi eksik ya da yapılmamış gördünüz ve yola çıktınız? Bu minvalde sizin farkınız ne olacak? Hedefleriniz neler?

Süreyya Köle: Bizi yola çıkaran öncelikli itici güç, kültür-sanatta bir eksikliği görmüş olmamız ya da alandaki herhangi bir boşluğu doldurma iddiası değil. Öyle olsa şu ana kadar bu alanda verim ortaya koyanlara peşin haksızlık etmiş oluruz.

Bunu bir bayrak yarışı gibi görmek daha doğru olur. Birileri yorulmuşken başka birilerinin aynı yarışın parçası olmak için istek duyması, bu konuda kendini güçlü hissetmesi çok önemli.

Bunun dışında, elbette kendi içimizde bir iddia taşıyoruz. Yayımladığımız öyküler, dergimizde yer verdiğimiz yazılar, söyleşiler, haberler niteliksel olarak alımlayıcının dikkatini çeksin, alışkanlık yaratsın istiyoruz. Yaşama geçirmeyi düşündüğümüz, bizi çok heyecanlandıran çok sayıda proje var sırada. Bunları şimdiden duyurmak işin büyüsünü bozar gibi geliyor. Günü geldiğinde tek tek yaşama geçirerek göstermeyi hedefliyoruz.

Tüm bunların dışında, çok seslilik ve çok renklilik meselesi en iddialı olduğumuz nokta sanırım. O nedenle adımızı Karnaval olarak belirledik. Herkesin koşulsuz eşitlendiği, en özgürlükçü alanı yaratma gibi bir derdimiz var. 

Tüm yazar, çizer dostları sizin aracılığınızla Karnaval Dergi’de soluk alıp vermeye davet ediyoruz.