Mikroscope’un medya partnerliğini yaptığı, Türkiye’de çağdaş sanatın gelişmesine odaklanan sanat fuarı CI Bloom; ikinci edisyonunu 31 Mayıs – 4 Haziran günleri arasında Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonu’nda sanatseverlerle buluşturdu. Fuara ilk kez katılan Simbart Projects  ve Kairos Gallery yöneticileriyle kısa birer söyleşi gerçekleştirdik. 
GENÇ GALERİLERİN ZOR YOLU
CI Bloom’un ikinci edisyonunda yer alan yeni galerilerden biri olarak, fuarda hangi sanatçıları temsil ettiniz?
Simbart Projects: Simbart Projects olarak, ilk CI Bloom katılımımızda beş sanatçımızı temsil ettik. Medine İrak, Ezgi Yakın, Sibel Kırık, Dilara Göl ve Melis Erdem’in yeni ürettiği veya daha önce hiç gösterilmemiş eserlerine yer verdik. Stant alanında bir bütünlük yaratması adına, işlerin birbiri arasındaki diyaloğuna dikkat ederek fuar alanında kürate edilmiş bir seçki göstermeyi planladık.

Simbart Projects

Kurulduğu 2018’den bu yana birçok sergiye ev sahipliği yapan Simbart Projects, bugüne kadarki deneyimlerinden ve sahip olduğu ilişkilenmelerden kendisine neler kattı? Gelmiş olduğu konum hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Simbart Projects: 2018 yılında kurulan Simbart Projects, ilk iki sene Beyoğlu’nda; Tomtom Kırmızı, Çukurcuma Hamamı, Mısır Apartmanı, Kıraathane Edebiyat Evi gibi farklı mekânlarda bağımsız sanatçıların kişisel sergilerini gerçekleştirdi. Yakaladığı başarılı ve sanatçı odaklı sergi programı sayesinde, daha uzun süreli sanatçı ve sergi iş birliklerine yer verebilmek  amacıyla, 2020 yılında Çukurcuma Caddesi’ndeki sabit galeri mekânına taşındı. Bu beş sene içinde yirmi dört sergiye ev sahipliği yapma ve otuzdan fazla sanatçıyla çalışma fırsatı elde etti. Özenle yürütülen sanatçı ve sergi süreçleri; galerinin istikrara kavuşmasını, belirli bir sanatsal çizgiye ve kavramsal yoğunluğa sahip olmasını sağladı.
CI Bloom’un gerçekleştirdiği geniş ev sahipliğinin, Türkiye’deki çağdaş sanat ortamına nasıl bir katkı sağladığını düşünüyorsunuz?
Simbart Projects: CI Bloom, Türkiye sanat ortamı için çok önemli. Bizim gibi ilk defa katılan genç galerilerin de yer aldığı fuarın, Türk çağdaş sanat ortamının gelişmesine ve daha büyük kitlelere ulaşmasına katkı sağladığına inanıyoruz. Fuarın, ülkece geçtiğimiz bu zor zamanlarda sanatın iyileştirici gücüne ve devamlılığına işaret ediyor olmasını değerli buluyoruz.
SANATÇILARIMIZLA DUYGUDAŞLIK KURUYORUZ
CI Bloom’un ikinci edisyonunda yer alan yeni galerilerden biri olarak Kairos, fuarda hangi sanatçıları temsil etti?
Kairos Gallery: CI Bloom’a küratöryel bir sergiyle katıldık. The Searchlight başlığını taşıyan bu kurguda sanatçılarımızı, Virginia Woolf’un 1939 yılında kaleme aldığı aynı isimli öyküsünden yola çıkarak, geçmiş ve bugünün eş zamanlı olarak bir arada var olmasına izin verebilen bir teleskop odağında birleştirdik. Fuarda şu sanatçılar yer aldı: Can Akgümüş, ŞANT, Can İncekara, Ecem Yüksel, Gurur Birsin, Murat Balcı, Sezer Arıcı, Kazım Şimşek, Ümmühan Yörük, Gülnihal Yıldız, Elif Özen, Metehan Törer, Fatih Altan, Can Küçük ve Zeynep Aslanoba.
2022’de kurulmuş yeni bir galeri olarak, Kairos’un üstlendiği misyon ve beslendiği noktalardan bahseder misiniz?
Kairos Gallery: Bilinen ve uygulanan galericilik anlayışından farklı olarak Kairos, sanatçı ve üretim odaklı ilerleyen, temsil ettiği geniş medyum aralığında üretim yapan sanatçılarını izleyiciyle buluşturan bir galeri. Sergileme, etkinlik düzenleme ve sanat yönetiminde alışılagelmiş yöntemler yerine bugünün seyircisi ve sanatçısının ihtiyaçlarına farklı bir soluk getirmeyi prensip ediniyoruz. Temsil ettiğimiz sanatçılarımızla yakın temas kuruyor, onlarla beraber hayal ediyoruz. Farklı disiplinleri bir araya getirmek, en heyecan duyduğumuz şey ve bu birliktelikler sonucu ortaya çıkan “şey” de, Kairos’un sözü/sloganı hâline geliyor.

Kairos Gallery

Özellikle genç sanatçılarla beraberliğiniz dikkat çekici. Kairos Gallery, temsil ettiği sanatçılarla nasıl bir temas ve ilişkilenme içinde? Aranızdaki bağı neyin üzerine inşa ediyorsunuz?
Kairos Gallery: Sanatçılarımızla galerici-sanatçı ilişkisinden ziyade duygudaşlık kurmanın, sanatçının üretim sürecine dahil olmanın ve onunla kurulan mentorluk ilişkisinin, izleyici ve yaratıcı arasında köprü kurabilmek için en iyi yol olduğunu düşünüyoruz.