Sakarya Üniversitesi'nde Gazetecilik öğrencisi. "Ben bu dünyadan değilim" diyerek kendi dünyasını yaratmaya çalışan Selin; okumayı,dinlemeyi,keşfetmeyi ve özellikle de nergisleri çok sever :) Hak temelli habercilikle alakadar ve sivil toplum faaliyetlerine de bir o kadar ilgili. Şimdi ise Medyascope Tv'nin stajyer muhabiri.

Koronavirüsle boğuştuğum bir 20 Kasım’dı, yıl 2020. Bir yandan şiddetli bir hastalık haliyle ödev karalarken, bilgisayar ekranını da ikiye bölmüş Parr News’in ilk belgeseline bakıyordum. Antalya’daki köylülerin yaşadıkları ekonomik sorunların mercek altına alındığı bir bölümdü. Yapılan habercilik görsel ve işitsel açıdan tatmin etmişti. Bu dönemde de benim “Bu sektörde ekmek yok” cümlelerini sıklıkla duyduğum ve “İsteyen bir şekilde tutunuyor” dediğim bir dönemdi. Hâlâ da böyle derim. Hâliyle bağımsız bir şekilde yapılan bu girişim bayağı dikkatimi çekmişti. Günümüz medya sektörüne baktığımız zaman haber, zamanın şartlarına gelişen teknolojisine uyum sağlamış ve farklı formatlarda üretilmeye devam etmiş. 

Her gazeteci, gazeteci adayı ve aday adayı bu soruyla karşılaşmıştır: Gazeteci tarafsız mıdır? Cevabı çok klasik, tarafsız değildir. Halktan ve haktan yanadır. Nasıl icra edildiğine bakılmadan, görünmeyeni gösterme sanatıdır gazetecilik. Bu yazıyı yazdığım günün sabahı Coşkun Aral konuğumuzdu. Konu gazetecilikten açıldı haliyle, “Gazetecilik simit ekmektir, geç yatan maaştır, çabuk eskiyen ayakkabıdır,” demişti Aral. “Hakikat işidir gazetecilik,” diye anlatırken öyle böyle Parr News’in doğuşunun üzerinden yıllar geçti ve Parr News’in kurucusu Seyfi Doğan’a belgeselciliği ve bu yoldaki sürecini sordum. O da sağ olsun Mikroscope okurları için anlatmaya başladı.

“Bellek, hatırlama ve unutma çalışmalarına ilgi duymaya başladım”

Öncelikle belgesel haberciliği üzerine Seyfi Doğan Türkiye’de pek çok şeyin değiştiğini, bununla beraber “hem anlatılanlar hem de anlamlar değişti” diye anlatmaya başlıyor. “Kişisel hayatımda son zamanlarda bellek, hatırlama ve unutma çalışmalarına ilgi duymaya başladım,” diyen Doğan, günümüz toplumunun sosyal bilincinde de hafıza sorunu olduğunu düşünüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:

“Yanlış yerde doğruyu unutan, doğru yerde ise yanlış olanı hatırlayan bir toplumsal bilinç içerisinde, toplumsal hafızanın şekillendirildiğini düşünüyorum. Belgesel çalışmalarının hem unutuşa hem hatırlayışa etkileri olduğu kanısındayım. Belgesel çalışmalarının önemli bir özelliği bir konuya, soruna veya topluma dair genel geçer bilgilerin dışında bu alanların temeline temas etme imkânı veriyor olması. Çünkü hem araştırma süreci hem de tanık olma süreçlerini içererek bir gözlem ve aktarım yapma şansına ulaştırabiliyor. Özellikle bilginin çok hızlı üretildiği ve tüketildiği bu dönemde belirli süreçleri tamamlamış bilge ulaşmanın eksikliğini yaşıyoruz. Bu sebeple belgesel çalışmaların toplumsal alanı anlama ve anlatmak için önemli olduğunu düşünüyorum.”

Yakın zaman pandemisinde belgeselcilik

Parr News’in kuruluşundan bahseden Seyfi, projeyi Gazeteciler Cemiyeti bünyesinde gerçekleştirilen Media For Democracy (M4D) projesinin ayni desteğiyle yürüttüklerini söylüyor. Ankara Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümünden mezun olduktan bir yıl sonra pandemiyle birlikte belgeselciliğe başladıklarını anlatan Seyfi, bu süreçte ilk zorluğun Covid-19 pandemisi olduğunu belirtti. 

Belgeselciliğe başlamaya hazırlandıkları o süreçte ayni destekleriyle çalıştıkları M4D projesinin, maddi kaygılarını bir nebze hafiflettiğini söylerken projesinin genç gazetecileri teşvik etme yolunda da çok kıymetli olduğunu anlatıyor:

“MD4 projesini çok önemli buluyorum özellikle genç gazeteciler açısından mesleğe adım atma noktasında bir destek görevi görüyor. Çekim süreçlerinde temel giderlerimizin karşılanmasını en nihayetinde ilk nefes gibi düşünebiliriz. Fakat Türkiye’de neredeyse anlık gelişen fiyat dalgalanması 2020 yılından bugüne planlama yapma ve yürütme konusunda bizi zorluyor. Belgesel süreci oldukça maliyetli bir süreçtir. Bu sebeple kimi zaman dışarda farklı günlük işler yapıp belgesel çalışmalarımızı gerçekleştirmeye veya eksik olan ekipmanlarımızı tamamlamaya çalıştık. Bu durum olumsuz anlamda mesleki bir odaklanma sorunu yaratırken, olumlu yandan ise hayat içerisindeki çelişkileri görmeyi de kolaylaştırabiliyor. Belgeselin de görme işi olduğunu düşünürsek yaşanan zorlukların olumlu tarafını da keşfetmiş oluruz.”

“Halkın sorunlarını anlatacak bir inisiyatif: Parr News”

Antik Yunan düşüncesinde yer alan ve Foucault’un “Doğru Söylemek” kitabında ele alınan “Parrhesia” kavramından esinlenerek kısaltılmış “Parr” hakikat ve özgür konuşmak anlamına geliyor. Seyfi Parr News’in isim anası olan Parr’ın, sadece konuşma hakkını veya özgürlüğünü değil, doğruyu söyleme zorunluluğunu da ifade ettiğine dikkat çekiyor. Seyfi Doğan, bu zorunluluk halinin kişisel bir riske de sebebiyet verdiğini söylüyor:

“Parrhesia aslında toplumsal çoğunluğun iyiliğini göz ederek doğruyu söylemek ve bunun karşılığında yaşanabilecek olayları göze alma haline denk geliyor. Parrhesiastes da bu zorunluluğu gerçekleştirerek risklerle karşılaşan kişiye deniyor. Türkiye’deki demokratik ortam ve eksiklikleri göz önüne alındığında halkın sorunlarını anlatacak bir inisiyatife böyle bir ismin uygun olacağını düşündük.”

“Post hakikat çağına bir tepki”

Seyfi Doğan Parr News’i; bir grup gencin kendi hayatlarından, düşüncelerinden, imkânlarından veya imkânsızlığından yola çıkarak bulunduğu toplumun hikâyesini duyurma çabası olarak konumlandırıyor. Seyfi, Parr News’in bugün bir tepki olarak genişlemediğini söylerken, “ama bir tepki olmasını isterim özellikle post-hakikat çağına” diyerek devam ediyor:

“Gerçeğin hazır ve basma kalıp ideolojilerle büküldüğü bu dönemde hakikati arayacak- bulamayacak kadar güçlü bir yapıya sahip olmasını diliyorum. Parrhesia aslında toplumsal çoğunluğun iyiliğini göz ederek doğruyu söylemek ve bunun karşılığında yaşanabilecek olayları göze alma haline denk geliyor. Parrhesiastes da bu zorunluluğu gerçekleştirerek risklerle karşılaşan kişiye deniyor. Türkiye’deki demokratik ortam ve eksiklikleri göz önüne alındığında halkın sorunlarını anlatacak bir inisiyatife böyle bir ismin uygun olacağını düşündük.”

“Birbirimizi bir ayna görerek baktığımızda konulara ulaşmak zor değil.”

Toplumu ve toplumun sorunlarına belgeselci olarak değil sorunlarla temas halinde olarak anlattıklarını, bu sayede de yeni fikirler ararken zorluk çekmediklerini, “Birbirimizi bir ayna görerek baktığımızda konulara ulaşmak zor değil.” cümleleriyle anlatıyor Seyfi. Parr News’in son iki bölümünde anlattıkları sorunlara değinirken Seyfi, “Sahibinden Kiralık Dert, Freelance Gazetecilik” bölümleriyle artık barınma sorunu yaşayan kiracılar ve güvencesiz, bağımsız habercilik yapmaya çalışan gazetecilere belgeselleriyle ses olmuş. Bu konuların bir içeriğe dönüşmesi ise çok manidar:

“Bu yaz arkadaş grubumuzla otururken hepimizin kiracı ve ev sahibiyle tartışmalı olduğunu konuşuyorduk ve bir anda ortak ‘derdimizi’ bulduk. Diğer yandan ise uzun yıllardır serbest gazetecilik yapan dostum Emrah Bakır’ın hayatı serbest gazetecilerin yaşadığı sorunların bir belgesel çalışmasıyla anlatılması için fikir verdi. Yani konulara karar verme sürecimiz tekilmiş gibi görünen meselelerde toplumsalı ilgilendiren ilk düşünüşü keşfetmekle başlıyor. Bu noktadan sonrası ise bir araştırma ve geliştirme sürecine dönüşüyor. Önerdiğimiz tezi kanıtlamak için belgesel sürecine başlıyoruz.”

“Anlatılan Senin Hikâyendir”

Kanalın 1 Mayıs 2021’de yayımlanan “Babamdan Miras” adlı bir bölümü var. Bölümde anlatılan, çocuk yaşta çalışmaya başlamış ve çalışırken de iş kazası sonucu ayak parmaklarını kaybeden Deniz’in hikâyesiydi. Hikâyeyi Seyfi Doğan şöyle anlatıyor:

“Belgesel konusuyla doğrudan ilgili olan 1 Mayıs’ta ‘Anlatılan senin hikâyendir’ cümlesiyle yayımlandı. Anlatılan hikâye sadece Deniz’e aitmiş gibi görünse de öyle olmadığını birçoğumuz biliyordur. Deniz’in babası yıllar önce batı şehirlerinden birine göç etmiş ve burada yıllarca güvencesiz çalışmış. Deniz’de babasından miras alarak çocukluğundan başlayarak eve katkı sunmak için güvencesiz çalışmış. Geçirdiği ‘kaza’ sonucu uzun bir tedavi süreci başlamış fakat bu sürede onu çocuk yaşta iş yerinde güvencesiz çalıştıran patron ise ortalıktan kaybolmuş. Bu hikâye bana çok tanıdık geliyordu. ‘Kaza’ dışında Deniz’le hemen hemen aynı hayatlara sahiptik. İkimiz de Mersin’e çalışmak için göç etmiş ve yıllarca güvencesiz çalışmış ailelere sahiptik. Üstelik aynı okulda aynı sınıfta okumuştuk. Hal böyle olunca bana da ‘anlatılan senin hikâyen’ demek düştü ve belgesel çekmeye karar verdik. Sağ olsun Deniz de beni kırmadı ve belgeseli çektik. “

“Tarafsız kalmak zor”

Seyfi Doğan belgeselciliğe başladığı süreçten bu yana meslekte kendini konumlandırdığı yeri anlatırken, çalışmalarına olan bakış açıları itibariyle kendinin tarafsız bir gazetecilik yapmadığını düşünüyor. “Eleştirel anlatıdaki gazetecilik tanımına uymaya çalıştığımı söyleyebilirim” diye devam eden Doğan, dönemin şartlarına göre tarafsız kalmanın zor olduğuna inanıyor. Yerine göre belgeselci ve gazeteci olduğunu belirten Seyfi, bu iki mesleğin de artık iç içe geçtiği düşüncesinde. 

Seyfi Doğan, sektörün görsel ve dinleme odaklı bir sürece evrildiğini düşünüyor. Her şeyin çok hızlı üretildiği ve tüketildiğini düşündüğü bu döneme Seyfi, Parr News olarak yetişmek zorundalığı hissediyor. İnsan hikâyeleri odağında filizlenen Parr News’in bu sebeple belgesellerin yanı sıra söyleşiler ve görsel sanatları da kullanarak güncel ve tarihsel olayları da ele almaya başlayacaklarını ekliyor.