Her şeyden çok istediği o iki tekerlek, çitlerin yanında duruyordu. Günlerce ağlamış, aldırmak için çok uğraşmış ve sonunda kavuşmuştu. Oysa ailesi dört tekerlek ile daha güvende olacağını düşünüyordu. Ama o kendinden öylesine emindi ki iki tekerlek ile başarabileceğini biliyor ve özgürlüğün tadına varmak istiyordu.
Gözlerini açtı aşağıya indi, daha mutfağa geçmeden beyaz çitlere dayalı iki tekerlekliyi gördü. İnanamıyordu, gerçekten almışlardı. Şimdi o toprak yolda yemyeşil ağaçların arasında özgürce uçabilecekti. Koşarak dışarı çıktı. O esnada takıldı ayağı, çitlere uzanan parke taşlarının arasına. Bileği bir tanesinin çukuruna girmişti. Canı yandı. “Olsun” dedi içinden. Kafasını kaldırdığında acısı heyecanına yenik düşmüştü.
“Biraz bekle” diye seslendi babası. Ama onun bekleyecek zamanı yoktu. Nefes nefese yanına vardığında, gidon ellerine değdiğinde soğuk demirin içinde bıraktığı his ayağının acısını zıplattı. “Olsun” dedi yine. Bir hevesle üzerindeydi işte. Toprak yola çıkmış özgürlüğün tadını çıkarıyordu. Küçük bir taş, küçücük bir an tekerin içine giriverdi. Sonrası topuğunun acısını hissetti o soğuk, demir tekerin içinde. Gözleri karardı…
Gözünün alabildiğine uzanan yeşilliklere ve aralarındaki yeni yeni çıkmış papatyalara bakıyordu. Baktıkça içi açılıyor, içini koşturuyordu o kocaman dünyanın içinde. Yeşilliğin içinde kayboluyor, düşüyor, kalkıyor sonra kendini yeniden atıp gökyüzünü seyrediyordu.
Küçüktü, içinde sadece sevginin büyüdüğü küçük bir yürek. Çitlerin kenarındaki mavi bisikletine atlıyor, alabildiğince uzanan toprak yolda, yeşilin her tonuyla ağaçlara şarkılar söylüyordu. Gözleri, elleri, ayakları özgürdü, bütün bunları ise odasının küçücük penceresinden dışarıyı seyrederken yaşıyordu.
Sonra hava kararıyor istemese de elleriyle, yeni yeni alışmaya başladığı tekerlekli sandalyesinin tekerini çeviriyordu yatağına doğru. Soğuk demir eline dokunuyor, az evvel koştuğu o kocaman dünyadan uyandırıyordu onu. Oysa o daha yatağa girecek bir sonraki günün hayalleri için uyuyacakken… Oysa o tüm bunlardan uyanmak isterken…