Taybet Ana anısına
Babam gözlerimin kapandığını söyledi ama ben divanın yastığına başımı koymuş seni seyrediyordum. Pencerenin önünden hiç ayrılmadım. Gözlüklerim bile bakışlarım yüzünden buğulanmış, ablam dedi. Sonra yatmam için ısrar etti. Çırpındım, belki ağlarken ona vurmuşumdur ama senin “Büyüğe el kaldırılmaz.” sözünü hatırladım.
Sonra bana su getirdi, bardağı yanlışlıkla düşürmüşüm. Ama içersem tuvaletim gelir ve seni güçlerimle koruyamam. İki gün oldu, hâlâ eve giremedin. Allah dualarımı duymuyor. Hani çocukları duyardı? Çok bekletiyor beni. Okula sözlüğümü götürmeyi unuttuğum için ceza almıştım. Hatırladın mı? Öğretmenim sonra affetmişti. Şimdi her şeyi eksiksiz yapıyorum, yani ablamı üzmek dışında, ama cezam bitmiyor. Babam böyle sorular sorduğum için çarpılacağımı söyledi. Ben de başka çare düşündüm.
Bana anlattığın gibi masal anlatacağım sana. Tinker Bell’i sevmiyordun, sürekli “Peter Pan’ı ayartıyor.” derdin. Artık o da akıllandı. Babam seni yerden kaldırmak için yanına gelmeye çalıştığında gördüm bunu. Belki sen fark etmedin ama o sırada beğenmediğin peri kızı, Peter Pan’ın omzundan sihirli tozlarını döküyordu. Bari annenin üstüne yorgan örteyim diye uğraştı durdu. Babam seni eve çekmeyi beceremedi. Bahçe duvarına vura vura başını kanattı. Senin baş örtün gibi kırmızı oldu onun kafası da. Evde herkes dizlerine vuruyor anne.
Biraz yoruldum, ağzım kurudu. Benim aklımda daha çok hikâye var, hepsini sana anlatıyorum kaç gündür. Biliyorum duyuyorsun. Elimi dişleyince kızgınlığım azalıyor. “Kalbimiz yumruğumuz kadardır.” derdin. Elimi sımsıkı yumruk yaptım. Benimki iyice büyüdü. Ablam sallanıp duruyor. Baktım, ateşi çıkmamış, merak etme. Bazen sayıklıyor. Ona da masal anlatmaya karar verdim.
Eğer hâlâ oradan kalkmazsan Peter Pan’la birlikte başka dünyalara gideceğiz anne.