1969 İstanbul doğumlu. İtalyan Lisesi’nden sonra hayranı olduğu ekolün peşinde dört sene, sonradan hiç icra etmeyeceği bir bölümde lisans eğitimi aldı. Hayat bilgisi ile donandığı yılların ardından Türkiye’de, çeşitli alanlarda profesyonel çalışma hayatına devam etti. Lise yıllarında başlayan turizm sektöründeki çalışmaları, pandemi sonrasında, ikinci emeklilik döneminde yeniden gündeme geldi. İtalya, İspanya ve Güney Amerikalı turistlere tur programları hazırlayıp, ülke tanıtımına katkı sağlamakla meşgul. 2014’te yoğunluğu artarak başlayan edebiyatla iştigali, bugün çeşitli mecralarda yayımlanan öykü, kitap inceleme yazılarıyla sürmektedir. Yazılarının toplandığı, son dönemde biraz ihmal edilmiş avarebalon.com isimli blogun sahibidir.

Bahçede olağan günlerden biri. Yağmur mekânı henüz terk etmiş. Yıkadığı çimenlerin rayihası toprağınkine karışmış. Havada bir tazelik. Güneş bulutların arasından başını uzatıp hızlı hızlı kolaçan ediyor. Meydan sonunda kendisine kaldığı için mutlu. Işıl ışıl parlıyor. Yapraklarda birikmiş yağmur damlaları büyüteç olmuş; yeryüzü daha geniş, daha canlı. Yağmurdan korunmaya çalışan kuşlar, sığındıkları kuş evlerinden şarkılarını çığırıyorlar. “Başınızı uzatıp bakın; doğa ne muhteşem bir yer!” Sesi duyan canlılar bir bir dışarı çıkmaya başlıyor. Kedi küçük diliyle su birikintilerinde susuzluğunu gideriyor. Bir uğur böceği, leylakların üzerine konuyor. Yağmurla keskinleşen kokuları başını döndürüyor. Tam düşecekken minik kanatlarını açıp havalanıyor. Siyah puantiyeli kırmızı gövdesini yerleştirecek yeni bir dal arıyor. Bir işçi arı, vızıldayarak Meksika petunyalarının, yağmura direnebilen çiçeklerinin arasına sığınıyor. Bir salyangoz ağır ağır toprağın üzerinde sürünüyor. Arada durup gözlüğünün üzerinden etrafı kolaçan ediyor. Hepsi birbirini selamlıyor.

“Şükür, bir yağmur sonrası toprak kokusunu daha duyabiliyoruz!”

“Amma yaptın, Salyangoz Amca! Yaşadığımız yer bir cennet. Niye hep bu kadar şüphecisin?” diyor küçük uğur böceği.

“Tehlikenin nereden geleceğini bilemezsin ufaklık. Gözünü dört açacaksın.”

“Baktığım yerden her şeyi görebilirim. Bazılarımız doğuştan şanssız…” diyen uğur böceği kanat çırparak uzaklaşıyor.

Toprakta bir ses yankılanıyor. Güm! Güm! Uğur böceği, arılar, minik serçeler uçuş hâlinde olduğundan yaşlı salyangoz ve kedi hissediyor sadece. Dev bir ayak, salyangozu sıyırıp toprağa basıyor. Gözlüğü burnunun üzerinden kayıyor. Çok korkuyor salyangoz. Kafasını kabuğunun altına gizleyip gözlerini kısıyor ve bekliyor. Biliyor, insan iki ayaklı; biriyle toprağa sımsıkı sarılırken diğeriyle üzerinde ne var ne yoksa ezip geçebilir. Arılar salyangozun yardımına koşup insanın dikkatini dağıtıyor. İnsan ardına bakmadan kaçıyor.