Önce düşler sahiliydik. Yani temamız…. Özlem Akıncı’nın Burgaz Adası’ndan paylaştığı bir video o kadar iyi gelmişti ki hepimize. Bir kayığın denizde süzülüp gitmesinin yansımaları… O özgürlük hissini nasıl da içimizde hissetmiştik.
Sonra… Hepimizi binbir parçaya bölen o deprem oldu. Sessizlik o zaman geldi işte. Birçok şeyin, hele ki yazının, yaşamın karşısında sus pus kalacağı gerçeği yine içimizi burktu. Gerçekten de yazının-bile- yetişemeyeceği enkazlar vardı, vardır. Bu yaşadığımız son afet de öyle bir şeydi. Biraz daha bekledik. Şubatın geçmesini, baharın gelmesini, bulutların seyrelmesini, haberlerin yaşama gebe kalmasını… Oysa gelen haberler karşısında yaşamdan ruhumuza doğru salınan o köprü darmadağınıktı ve kalplerimize saplanan hançer, fasılalar halinde umudumuzu kanırtmaya devam ediyordu.
Yazı işlerindeki yol arkadaşlarım Ecem Akyüz ve Zeynep Asutay’la yaptığımız çevrimiçi buluşmalarımız bu manasızlığın içerisinde bir sonraki buluşmaya ertelenene kadar, soluğumuzu tutup bekledik. Sonra bir anda Martin Luther King düştü aklımıza. Onun o meşhur konuşması. O konuşmada yatan çarpıcı özlem, o derin özlemin insanları kuşatması… Tam da dünya, bu ve buna benzer biçimlerde cehennemin içerisine doğru savrulurken, bulunduğumuz odaların ötesine geçtik ve o koca meydanı inleten sesin tınısını içimizde duyduk. “Bir hayalim var” demişti Martin Luther King, “bambaşka bir dünya mümkün” dercesine.
EVET.
Bambaşka bir dünya özlemiyleyiz. İçimiz kavrulmuş bir halde ama inatçıyız da. Çünkü bir hayalimiz var.
Dünyayı yeniden düşünebilmek, umut edebilmek, sevebilmek ve buluşabilmek için bir hayalimiz…
İşte o yüzden buradayız.
Kimi yazarlar, yazdıklarıyla eski temamızın kıyısında gezinirken kimileri bunun gerçek olmasını dileyen yazılar yazdı. Hepsinin vardığı yerde ise bu sayımızı bohçaladık ve sizlerle buluşturduk. Elbette bu sayıda o meşum depreme dair yazılar da bulacaksınız.
Bu esnada aramızdan geçen bir 8 Mart oldu. Umudumuz biraz daha güçlendi. 8 Mart’ta toprak anamızla buluşan o dilin dünyayı kurtaracağına olan inancımız, evet, her zamankinden daha sağlam.
Depremde kaybettiğimiz tüm canlar, canımızdır. Mekanları cennet olsun. Geride kalanlara ise sabır diliyoruz. Bilsinler ki, bu anlamda sözün bittiği o yerdeyiz.
***
Yeni sayımızın konusu çocuk ve gençlerle ilgili: “Çocuk Düşleri“… 25 Mart tarihine kadar yazılarınızı info@mikro-scope.com adresine bekliyoruz.