Yangın deyince bir sürü şey gelir aklımıza. Bazen sırf bunun için sadece Türkiye demek bile yeterlidir.
Bizler bu yangının içerisinden geçip kül olanlar, yangının ve sonrasının ne anlama geldiğini de çok iyi biliyoruz aslında. Ancak bir şey daha biliyoruz: Ateşin büyüsü ve harın sersemletici yanını… Elbette bu durumun kallavi bir paradoksu da yanında taşıdığı kesin! Gökkuşağının içerisinden geçer gibi, ateşin içerisinden geçenler başka bir dirimin müjdecisi de olabilirler inancının attığı nabzı, tam da burada tutmak, sadece içinde yaşadığımız coğrafyanın kader hanesinde mevcut olmasa gerek! Ateşle, zamansız kadim bir dansımız var. Bellekle olduğu gibi…
Bu sayıda birbirinden güzel yazılar, röportajlar var. Hepsi yangın, hepsi kendine özel yangın. Yangından kaçış yok, yangından kaçış olmaz ya da yangını anlamak bu temanın sacayaklarını oluşturuyor. Ancak ısrarla altını çizdiğimiz bir başka husus daha var. Kapağımızı da sevgili Gözde Uskur’un naif deseniyle açtığımıza göre başka bir derdimiz… Bu da iklime, gezegenimize, insandan başka canlılara kesilmiş faturaya dikkat çekmek olabilir. Ki öyle… Gezegenimizdeki en büyük yangın olan doğa katliamı ve talanının önüne geçemezsek, şimdiye değin hiç görmediğimiz bir yangının içinde kala kalacağız. Ve bu yangının yalazlarının külleri bile olamayacak bir noktada yok olup gideceğiz-hep birlikte… Bu kadar yalın.
Bir sonraki sayımızın teması mekan olacak. Yazılarınızı info@mikro-scope.com adresine bekliyoruz.