İstanbul'da doğdu.
Gazetecilik eğitimi aldı.
Gazete ve dergilerde çalıştı.
Deniz gönüllüsü ve suların, sellerin, okumanın-yazmanın öğrencisi...

BİR PATCH ADAMS DAHA…

Kısa tanıtım filmi dönüp duruyordu. Başlıyor, bitiyor, tekrar başlıyordu. Şöyle diyordu kendisi: “Dünyanın her yerinde, her zaman, her çeşit insan şuna inanır: Kalp aşkla ilişkilidir. İki kalp birbirine bağlıdır ve bir şekilde kavuşacaktır. Aşkla dolu o sıcacık kalpler bizim önümüze buzla dolu çantalarda gelir. O kalbi alır yeni bedenine koyarız. Peki her şey eskisi gibi mi kalır? Seven kalp yine eskisi gibi mi atar?”

Ben Prof. Dr. Gökçen Orhan. 30 yıllık kalp ve damar cerrahıyım. Birçok insanın bedeninden kalpler çıkardım. Bu kalpleri hiç tanımadıkları başka bedenlere naklettim. Vakalar her zaman, “Hocam, canımız size emanet dediler. Bunu biliyordum. Çünkü nakledeceğim kalbi başka bir bedenden emanet almıştım.”

Başını masaya yavaşça bırakmayı başardı. Yüzünün sol yanı masanın serin cansız yüzeyindeydi, belki de son hissettiği bu oldu. Hızla çekiliyordu can içinden oysa.
Hiçbir şey, yaşamı boyunca karşı durduğu, itirazı olduğu şiddette olmamalıydı. Çarpma yok, parçalanma yok, zerrelerine ayrılma yok. İçindeki Patch Adams’ı çıkarıp yanı başına oturttu. Robin Williams kendisine bakıyordu, kanıyla canıyla, ışığı sönmemiş, feri kaçmamış gözleriyle. “Haydi gel, doğrusu bu. Onlar yaşıyorlar, sen gidebilirsin.” Son kez vurdu gong ve durdu.
İlk gördüğü andı.

Asırlık servilerin arasından süzülen gün ışığı, bir imparatorluk, iki savaş görmüş taştan binanın yorgun pencere camından süzülmüş gelmiş, o masada oturan bedeni cisminden sıyırmış, soymuştu sanki. Tam o anda da yaşamlardan birisi bitmiş, yenisi başlamıştı.
Ölmüştü.
Onunsa yeniden yaşamının ilk karşılaşmasıydı işte. Ve tam da o, “Aşağıda gördüğün yüz hastanın içinde en iyisi sensin,
biliyor musun,” demişti.
Hastalığın bitirmek için çıldırasıya savaştığı yaşamına pamuk ipliğiyle tutunduğu ve sürdürmeye inat ettiği için, iyileştiği için utanıyordu şimdi.
Çünkü o ölmüştü. Kendisi bitirmişti yaşamını. Küçük hesapçı, hırslı, bencilin, asalağın, sömürücünün tekiydi.
Oysa ölmek varken…