portakal bahçeli
bir çocukluk
geçiyor
ortasından ömrümün
babam
henüz sağ
annemin
aklı başında,
anıları yükleyip
gemilere
göndermemiş uzaklara
hâlâ
kaybetmemiş kokusunu
portakal çiçeği,
taze yosun,
hafifliği
ponza taşının,
boyumu aşan
mısır tarlaları
altında
bir çardağın
boynumuzda çiviler
bekliyoruz
geçmesini
eyyâm-ı bâhurun
babam
yeni bırakmış
bıyıkları,
annemim
ağarmamış
saçları daha
yaz sinemalı
bir çocukluk
geçiyor
ortasından ömrümün
sabahları
eli usturalı,
akşamları
iki ağacın arasına
gerdiği
bulutta
gösteriyor
yıldızları
babam
hep memur,
annemde
çok çocuklu
bir şaşkınlık
geç vakit
irmeyi
kuşatıyor karanlık
geceyi
ışığıyla
boyayacak
lüks lambası
gökte
yerlerini
gözü kapalı
bildiğimiz
yıldızlar
sabaha kadar
ninnisini
mırıldanacak
deniz
çocukluğuma