İTEF – İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali, şehrin farklı mekânlarında edebiyat tutkunlarıyla buluştu. Biz de Mikroscope ekibi olarak festivalin kapanış gününde Yalova Gacık köyündeki muhteşem doğasıyla başımızı döndüren Kalem Ev’deydik. 

16. yılını kutlayan İTEF- İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali, 29 Mayıs-2 Haziran tarihlerinde edebiyatseverlerle buluştu. Bu yıl ‘Senin Hikâyen Ne?’ temasıyla düzenlenen festivale Almanya, Hollanda, İtalya ve Türkiye’den 16 sanatçı konuk oldu. Festival 30 Mayıs’ta Goethe-Institut İstanbul Kütüphanesi’ndeki ‘Kafka Ne Anlatır, Okur Ne Anlar?’ etkinliğiyle başladı.

İTEF kapsamında edebiyatseverler, her yıl olduğu gibi bu yıl da festivalin uluslararası bölümünde sevdikleri yerli ve yabancı yazarlarla bir araya geldiler. Okurlar festivalle söyleşiler, atölye çalışmaları, çocuk etkinlikleriyle dopdolu bir festival programını takip etme imkânı yakaladılar.

Bizde Mikroscope ekibi olarak Yalova’nın Gacık Köyü’nde bulunan Kalem Ev’deki İTEF Edebiyat Bahçesi’ndeki kapanış etkinliklerindeydik. Gün boyu süren etkinliklerde Mine Söğüt, Hakan Akdoğan, Arlin Çiçekçi ve Tuna Kiremitçi sahnede kendi edebiyat serüvenlerini paylaştılar ve okuyucuların sorularını yanıtladılar. Etkinlik sonunda da okuyucularıyla imza gününde bir araya geldiler.

İTEF’İN ARKASINDAKİ ‘ŞAHANE’ İSİM: NERMİN MOLLAOĞLU

Kalem Ev’de bir araya geldiğimiz Nermin Mollaoğlu’na bundan tam 16 sene öncesini, festivalin ilk başladığı günü hatırlatarak sohbete başlıyorum. Nermin heyecanını hiç kaybetmeyen, enerjisi hep yüksek bir isim.16 sene önce nasılsa bugün de öyle. “Hatırlıyor musun, 16 sene kapanış gününde de birlikteydik,” diyorum, “evet, nasıl geçti hızla, ama…” diyerek konuşmaya hararetli şekilde başlıyoruz. Sahneden Tuna Kiremitçi inmek üzere. Nermin’in aklı bir yandan da imza için yanda özenle hazırlanmış alana geçecek Kiremitçi’nin içeceklerinin gelip gelmediğinde. Düzenlediği etkinliklerin istikrarı da buradan geliyor. Her an her şeyi düşünen ve hâkim olmaya gayret eden bir isim o. Bu festival o’nun hayaliydi. 16 yıl önce de çok heyecanlıydı, coşkuluydu ve kararlıydı; bugün de öyle. Heyecanının hâlâ aynı şekilde devam ettirmesi ise bence başarısının sırrı.

Nerdeyse 20 yıldır bu işi yapan ve her gün bir farklılık katmak için uğraştıklarını söyleyen Nermin, “Hâlâ her gün ofiste daha fazla ne yapabiliriz diye düşünüyoruz,” diyor. Hatta birkaç saat sonra “İTEF bitiyor biliyorsun, hemen düşünmeye başlamalıyım, yeni neler yapmalıyım,” diye sözlerine devam ediyor. “Bu engebeli ve uzun yolda edebiyatımızı dünyaya tanıtmak, yayıncılık sektörümüzü geliştirmek için yeni şeyler bulmaya çalışmak çok heyecanlı değil mi ama,” diyor. Yüzünde de o hiç eksik etmediği zeki, parıltı saçan muzır gülümsemesiyle. Ben de bu tüm bu konuşmaların ardından ‘şahane Nermin’e bakıyorum. “Enerjin hiç bitmesin,” diyerek kucaklıyorum eski dostumu.

Onlarca etkinlik, festival, sonrasında birlikte Kadir Has Üniversitesi bünyesinde yaptığımız Haliç Okumaları derken bu süreye neler neler sığdırdığımızı düşünüyorum.