İstanbul’da dünyaya geldi. Nişantaşı Rüştü Üzel Meslek Lisesi Aşçılık Bölümü mezunu. Üniversite öğrenimini Bilgi Üniversitesi Aşçılık Bölümü’nde tamamladı. Anadolu Üniversitesi Marka ve İletişim Bölümü’nde eğitimine devam ediyor. Aşçılık kariyerinin yanı sıra Newslab Atölye’den kamera eğitimi aldı. Sonrasında editörlük eğitimi alarak medya alanında eğitimlerine devam etti. Mikroscope Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. Eşzamanlı olarak Minoa Village Restoran’da da çalışmaktadır.

Bu yazıda, bal kabağının tarihsel yolculuğundan mutfak kültüründeki yerini ve aile sofralarındaki anlamını keşfedeceğiz! 

Bal kabağı, mutfağımızın en zarif ve gizemli malzemelerinden biridir. Kökenleri MÖ 5000’lere, Orta Amerika’nın bereketli topraklarına kadar uzanır. Maya ve Aztek halklarının temel gıdalarından biri olan bu altın renkli meyve, Amerika’nın keşfiyle Avrupa’ya ve ardından Osmanlı mutfağına taşındı. İlk zamanlarda daha çok hayvan yemi ya da basit yemeklerde kullanılsa da bal kabağı yavaş yavaş tatlılarla anılır hale geldi. Osmanlı döneminde şekerle buluşarak kış sofralarının vazgeçilmezi olan bal kabağı tatlısı, bugün hâlâ evlerin sıcak atmosferinde ailelerin buluştuğu anlara eşlik ediyor.

Yılbaşı sofralarının vazgeçilmez lezzeti olan bal kabağı tatlısı, yalnızca bir yiyecek değil; aile bağlarını güçlendiren, nesilden nesile aktarılan bir miras. Büyükannelerin sıcacık ellerinden çıkan bal kabağı tatlısının kokusu, çocukluğun nostaljik anılarını canlandırırken, modern mutfaklarda şeflerin dokunuşuyla yeniden yorumlanarak zamansızlığını koruyor. Bal kabağı, sadece bir mevsim tatlısı değil; aynı zamanda geçmişle bugün, gelenekle yenilik arasında güçlü bir köprü.

Mutfakta geçirilen uzun saatler, yalnızca tariflere değil, aynı zamanda birbirimize olan güvenimize ve bağımıza da şekil verir. Şeflerin ve ekip arkadaşlarının bir araya geldiği mutfak, zamanla bir iş yerinden çok bir aileye dönüşür. Herkes aynı hedef doğrultusunda hareket ederken, hatalar birlikte telafi edilir, başarılar birlikte kutlanır. Tıpkı aile sofralarında olduğu gibi, mutfakta da paylaşılan emek ve sevgi, yemeğin lezzetine yansır. Belki de bal kabağı tatlısı gibi sade, ama derin anlamlar taşıyan tarifler bu yüzden hepimiz için bu kadar kıymetlidir.

Çünkü mutfak, yalnızca yemek pişirilen bir yer değil; anılar biriktirilen, bağlar kurulan, sevginin paylaşıldığı bir alan.

 Malzemeler

  • 1 kg bal kabağı 
  • 750 gr toz şeker

Üzeri için:

  • Tahin
  • Fındık 

 Hazırlanışı:

Bal kabağınızı iri küpler halinde doğrayın. Üzerine toz şekeri ekleyin. Kapağı kapalı tencerede 24 saat kadar bekletin. (Bu bekleme sırasında kabak suyunu salacağı için tekrar su eklenmeyecek.) Bir gün bekletilen bal kabağı kaynayana kadar orta ateşte, kaynadıktan sonra kısık ateşte yumuşayana kadar kadar pişirilir. Çatalı batırarak yumuşamasını takip edebilirsiniz. Şerbetlenen kabaklar yağlı kâğıt serdiğimiz fırın tepsisine yerleştirilir. Üzerleri karamelize olana kadar 15-20 dakika fırınlanır.  İlk sıcağı çıktıktan sonra tahin, ceviz ya da fındık ile servis edebilirsiniz.