Sevgili Mikroscope okurlarımız;
Dergimizin Instagram sosyal medya hesabında okurlarımıza her hafta yeni bir rota önerisi oluşturmaya devam ediyoruz. Etkinlikleri sergileri, müzeleri, kitapevlerini ve daha birçok yeri keşfedip sizlerle paylaşıyoruz. Nisan ayında ise öne çıkan sergi ve müzeleri ziyaret ettik.
İŞTE, NİSAN AYINDA SİZLER İÇİN OLUŞTURDUĞUMUZ GEZİ ROTASI
- İlk durağımız, kırk yılı aşkın süredir kararlı biçimde arkeoloji, tarih ve doğa odağında üreten Handan Börüteçene’nin bugüne kadar düzenlenmiş en kapsamlı sergisi “Üç İç Denizin Ülkesi”.
İsmi, sanatçının taşı toprağı ve mavilikleri kadar kültür mirası ile mitlerinden ilham aldığı bir coğrafyaya işaret ediyor: Anadolu ve Trakya.
Bellek yitimine meydan okuyan bir sanat pratiğinin izini süren sergi, Börüteçene’nin tutkularını, işlediği temaları, peşini ısrarla bırakmadığı meseleleri ve üretimindeki yeni açılımları bütünlüklü şekilde keşfetmeye olanak sağlıyor.
“Mutfak Ordusu”, “Ütücüler”, Kırma/Gör” gibi çalışmalarında geçmişi, şimdiyi ve geleceği ilişkilendiren, Neolitik çağdan günümüze kadar biriken imgeler, nesneler, metinler ve formlar bulunuyor.
- İkinci Durağımız hem eğleneceğiniz hem de ufkunuzu genişletecek yeni nesil bir sergi. “Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası”
Bu sergide yer alan tüm bilgisayar oyunlarını oynayabilirsiniz!
Akbank Sanat’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası, çağdaş sanatta oyunların kullanımına dair meraklı bir bakış hem oyun sanatı hem sanat oyunları üzerine örneklerle ziyaretçileri bilgisayar oyunlarına farklı bir yerden bakmaya davet eden bir sergi.
İnteraktif anlatısıyla, etkileşim mekanikleriyle öne çıkan ticari projelerin yanı sıra oyunun bir hiciv aracına, bir metaforlar dizisine dönüştüğü işler ile de karşılaşacaksınız.
Alt kat daha çok sergi ve eserler üzerine, üst kat ise tamamen “oyun odası” olarak ayrılmış durumda. Serginin en sevilen ve eğlendiren yönü de bu. Birçok bilgisayar, tablet oyunu mevcut. Oynarken rahatlıkla oturabileceğiniz alanlar da unutulmamış. Bazı odalarda ise oturup bir şeyler izleme şansına sahipsiniz.
- Üçüncü Durağımız, “Solo Botter: Selma Gürbüz” sergisi
Sergi, Selma Gürbüz’ün vefatının üçüncü yılında farklı dönemlerinden karakteristik çalışmalarını bir araya getirerek sanatçıyı ve onun bu eşsiz dünyasını hatırlatmayı amaçlıyor.
Gürbüz’ün 1986 yılında henüz 26 yaşında iken düzenlediği ilk kişisel sergisinden itibaren inşa ettiği imge dünyasının merkezinde kadın, doğa ve canlılar yer alıyor. Sanatçı, gereksiz öğeleri ve fazlalıkları ayıklayarak yalınlaştırdığı kendine özgü resim dilini, zaman içerisinde görsel sanatların farklı disiplinlerinde kullanarak geliştiriyor ve çoğaltıyor.
İnsanlık tarihinin ortak kültürel belleğine yerleşmiş mitleri, masalları, görsel ve sözel ifadeleri çağdaş bir dille yorumlayan Selma Gürbüz, Doğu ve Batı sanatlarının yüzyıllardır geliştirdiği kadına, doğaya ve canlılara ait sembol, arketip ve anlamları bilinçaltının referansları ile yeni baştan tanımlıyor.
Merakla kültürel tarihin belleğinde yer edinmiş örneklerini inceliyor ve izleyicisinin bakar bakmaz yakınlık kurabileceği bir imge atlası oluşturuyor.
- Son durağımız ise, doğada nesli tükenmekte olan hayvanlara dikkat çeken Larissa Araz’ın “In Hoc Signo Vinces” Kişisel Sergisi
Larissa Araz bu sergide doğada nesli tükenmekte olan Karaca, Yaban Koyunu ve Kızıl Tilki türleri üzerinden bir anlatım gerçekleştiriyor.
“In Hoc Signo Vinces” sergisi doğada yerimizi, olduğumuz konumu hatırlatırken; bilgiler veriyor ve sergiye konu olan üç hayvan türü üzerinden dönüp yeniden doğaya bakmaya davet ediyor.
Larissa Araz kişisel sergisi hakkında “birkaç bakış açısının ve yorumun beraberinde okunmasını talep eden bir sergi, ama genel anlamıyla avlanmayı nesli tükenmekte olan hayvanlar, emperyalizm/kolonyalizm ve dil üzerinden yorumluyor,” diye ekliyor.
Paylaştığımız yerlere daha önce gittiyseniz düşüncelerinizi, gitmediyseniz ise merak ettiklerinizi Instagram sosyal medya hesabımız üzerinden bizlere yazabilirsiniz.
Şimdiden keyifli vakitler.