Bu ayki konumuz “Kırmızı”, ilk etapta bana aşk ve ateş çağrışımı yaptı. Fakat kendi coğrafyamızdaki savaş ve etrafındaki daha fazla savaş çığlıkları içimde insanlığa karşı öfke ve kızgınlık yarattı. Kırmızı nasıl olur da hem aşk hem savaş hem sevinç hem öfke anlamına gelebilir? Her şey zıddı ile var olduğundan bu da olası ve madalyonun iki yüzü var nihayetinde. Bu bağlamda savaşın yıkıcı etkileri ve barış için uğraşmamız gerekliliği etrafında aşağıdaki kitapları kütüphanemden sizler için seçtim:
Apeirogon – Colum McCann
Frankenstein in Baghdad – Ahmed Saadawi
If Not Now, When – Primo Levi
Tarihin Sonu ve Son İnsan – Francis Fukuyama
Son olarak lafımı John Donne’un dört yüzyıl öncesinden gelen dizeleri ile bitirmek isterim:
Hiç kimse bir ada değildir,
Bütün de değildir tek başına.
Her insan kıtanın bir parçasıdır.
Bir toprak parçası deniz tarafından alınıp götürülse,
Avrupa azalır.
Tıpkı haritadaki burun gibi…
Dostlarının ya da senin bir yurdunmuş gibi…
Bir kimsenin ölümü de beni azaltır, zira ben
İnsanlığın bir üyesiyim ve işte bu yüzden,
Hiç sorma çanların kimin için çaldığını;
Onlar senin için çalıyor!