“Gitmeli buralardan. Şöyle sakin bir yere,” diyen diyene.
Köyü olan da, olmayan da huzur bulacağı, hayallerini gerçekleştirip kalan ömrünü olması gereken kalitede geçirebileceği bir yer arıyor. Özellikle de Ege’de… Denize yakın ya da uzak, hangisi kısmetse, diyor. Küçük bir bahçesi olsun da az biraz ekip biçsin, en fazla yarım saat araba kullandıktan sonra oturup ağzının tadıyla balığını yesin rakısını içsin, ev de taş oldu mu… Neden olmasın. Bunca yıldır okullarda az dirsek çürütmedi bu grup, sınavlarda ter döktü, başka kıtalarda eğitim savaşı verdi; ailesi yemedi yedirdi, giymedi giydirdi, memleketine döndükten sonra kapitalist sermayenin çarklarında ezilse de sağ kalmayı, az yara bereyle kurtulmayı başardı, kendi çocuklarını da aynı fedakârlıkla büyüttü, okuttu, evden gönderdi, yastık altı da tamam. Hak etmiyor mu, sonuna kadar hak ediyor. Çoğunlukla orta yaşa gelmiş bu yetişkin grup onca yıldır işlenmiş bakış açısı, deneyimi ve kökleşmiş güdüleriyle birlikte köye göç ediyor.
Genellikle de rahat durmuyor ve toprakla uğraşmak istiyor. Çok okuyanların günün birinde yazmak istemesi gibi şehrin griliğinden, betonundan bunalanlar da toprakla uğraşmaya can atıyor. Zeytin bahçeleri, romantik üzüm bağları, cevizler revaçta. Meyve ağaçlarına da ilgi var. Pamuk yetiştirmek isteyene henüz rastlamadım. Patates, soğan gibi sebzelerle de çoğunlukla ilgilenilmiyor.
Şimdiye kadar tası tarağı toplayıp gidenler şehirli kafasının toprak adamının kafasından ne kadar farklı olduğunu çoktan görmüşlerdir. Peki, bugüne kadar evindeki birkaç saksıyla sınırlı tecrübesiyle bir şehirli kırsala göç etmeyi hayal ediyorsa nelere hazırlıklı olmalı. İşte ‘Şehirli Kafasıyla Bahçe İşleri Rehberi’:
* Şehirli kafasıyla bakınca her şey okuyarak, araştırarak öğrenilirmiş gibi gelir. Hayır. Öğrenemezsiniz. Bunun en iyi yolu birisinden el almaktır. Ancak size el verecek birisini bulabilirseniz tabii. Öyle kolay bulunmaz. Diyelim buldunuz. Aynı dili konuşmadığınız için hemen anlaşmanız da zordur.
* Ayrıca internetten hiçbir şey öğrenemezsiniz. Bir şehirli sorusunu günlerce, haftalarca, hatta aylarca araştırır. Konuyla ilgili saatlerce konuşacak kadar bilgiye sahip olur. Aksi hâlde içi rahat etmez. Sentezleye sentezleye sonuca ulaştığındaysa elinde sadece iki bilgi vardır. Biri yapması gerekeni söylerken, öbürü tam zıddını söyler.
* Öğrendiğiniz bilgileri o bölgenin yerlileriyle konuşurken kendinize saklayın. Size inanmayacaklar. Hatta hafif alaysı bir dille yanlış yolda olduğunuzu söyleyeceklerdir. Eğer bir haklılık tartışmasına girerseniz hevesleriniz zedelenecek, ümitleriniz kırılacaktır. Yine de içimde kalmasın diyorsanız, öncelikle bu tehlikeyi göze almalısınız.
* Yanınızda çalışacak kişiyi bulmanız ilk üç maddedeki sebepler yüzünden öyle kolay olmayacak. Siz siz olun, sakın tek başınıza maceraya atılmayın, yine de her işimi ben tek başıma yaptım, kendi ayaklarımın üstünde durdum, diye ille de Don Kişotluk yapmak istiyorsanız, yedi gün sabahtan akşama sürecek bir işe soyunduğunuzu bilin. Bilin ki, işleriniz hiç bitmeyecek.
* Her alan (bahçe, toprak vs.) kendine özeldir. Karşılaştırmayın. Mesela komşu bahçenizde meyveleriyle dolup taşan ağaçlara yapılan bakımın aynısını yapsanız bile sizinki tek bir meyve bile vermeyebilir.
* Küçükten başlayın, birkaç yıl bekleyin ve iyice emin olduktan sonra işi büyütün. Birkaç yılın sonunda bahçenize beton dökmek isteyebilirsiniz.
* Hata yapmaktan korkun. Çünkü deneme yanılma ile öğrenmeye kalktığınızda her hata sonrasında bir yıl geçmesini beklemeniz gerekecek. Zamanınız varsa neden olmasın, ama bilin ki konu hakkında bilgi sahibi olmanız beş on yılı bulabilir.
* Zaman zaman ‘ayrımcı’ olacaksınız, kendinizi suçlamayın. Bazı böceklerle, bazı hayvanlarla aranızda soğuk rüzgârlar esecek.
* Doğaya zararlı zirai ilaçlar kullanmayacağım. Arapsabunu, sarımsak vs. gibi malzemelerle mücadelemi yapacağım, diye yola çıksanız bile, günün birinde kendinizi pestisit kokulu bir dükkânda çare ararken bulabilirsiniz. Hiçbir konuda büyük konuşmayın.
* Doğaya uzaktan bakınca belli bir matematiği varmış gibi görünse de, yoktur. Olmaz diye bir şey yoktur. Olur diye bir şey de yoktur. Hep olan bir şey olmayabilir. Hiç olmayacak bir şey de olabilir.
* Her çiçeğe, her meyveye, her bitkiye heves etmeyin. Hepsini denemek isteseniz bile arzularınıza gem vurun.
* Küresel iklim krizinin ne olduğuna tüm duyularınızla şahit olacaksınız. Her yılı bir öncekiyle karşılaştırıp şaşıracak ve ürkeceksiniz. Durum gerçekten vahim çünkü. Kuraklık bangır bangır geliyor.
* Ertelemeyi seven biriyseniz hayallerinizden derhal vazgeçin. Sizin zamanınız geçerli değil burada, siz doğanın zamanına uymalısınız. Planlarınızı, seyahatlerinizi o takvime uygun yapmalısınız.
* Sakınan göze çöp battığını göreceksiniz. Siz özen gösterdikçe, üstüne titredikçe böcekler sizin bahçenizde toplanacak.
* Kıskançlık gibi duygularınızla baş etmeyi öğrenmelisiniz. Siz kendinizi hırpalarken, yanınızdaki sahipsiz bahçenin ağaçları meyvelerin ağırlığından kırılabilir. Kimse toplamadığı için yerlere dökülen ve çürüyen kilolarca ürün olabilir. Çünkü sahipsiz topraklarda çapalamayı börtü böcek, sulamayı yağmurlar yapar.
* Aşkın ömrü üç yıl olabilir ama sizin aşkınızın hiç bitmemesi gerek. Bu sevgi hep emek isteyecek. Hiç büyümeyen bir bebeğiniz olacak gibi bir şey.
* İlk birkaç yılın tadını çıkarın. Duygusal bir ilişkinin ilk yılları gibi heyecanla geçecek.
* Nasıl ki toprağınızın karakteri, huyu, suyu varsa, siz de şehirli olmak üzere eğitildiniz. Kendinizi gereksiz zorlamayın. Doğayı gün doğumları, güneş batışları, orman yürüyüşleri, deniz yolculuklarıyla da tatmak mümkün. Belki de bazı kişiler sadece sukulent bakmalı.
* Eğer ticaretini yapmıyorsanız bir ağacın meyvelerinin sadece her gün yemekle tükenmeyeceğini, eğer toplamazsanız çürüyüp döküleceğini, bu yüzden kurutmak, reçel yapmak gibi yan işlemleri de öğrenmek zorunda kalacağınız konusunda hazırlıklı olun. Komşularınıza verdiğinizde onlar da kendi ağaçlarındakileri ne yapacaklarını bilemediklerinden, pek memnun olmayacaklardır. Vermeyin. Eğer yine de verip kurtulmak gibi bir hesap içindeyseniz, bir şehirlinin bir torba taze meyve karşısında gösterdiği sevinci beklemeyin. Bolluk da bazı durumlarda sıkıntıya neden olabilir.
* Satın alacağınız aletler konusunda da, aceleci davranmayın. Deponuz kısa bir zaman içinde içine giremeyeceğiniz kadar dolup taşabilir.
* Hiçbir ağacınıza, bitkinize bağlanmayın. Doğayı insanlaştırmayın. Hiç beklemediğiniz bir zamanda ne olduğunu anlayamadan ilişkinizi kaybetme ihtimaliniz her zaman var.