1968 yılında Trabzon’da doğmuştur. Yedi yaşından beri ailesinin de desteği ile çok iyi bir okurdur. 1991 yılında İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun olmuştur. Evli ve iki çocuk sahibidir. En büyük ilgi alanı, kariyeri boyunca hep daha çok zaman ayırmak istediği edebiyattır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Lot Vekemans’ın yazdığı, Şaban Ol’un yönettiği Zehir adlı oyunu 20 Ekim 2020’de sahnelemeye başladı. Zehir’in yönetmeni Şaban Ol, oyunu şöyle anlatıyor: “Birbirini çok sevmiş, acı bir kayıptan sonra ise birbirlerini kaybetmiş iki insanın hikâyesi. Sonradan kendilerine yeni yaşamlar kurmaya çalışıyorlar.”

Oyun iki kişilik, dönüşümlü olarak Sevinç Erbulak-Aslıhan Kandemir ve Ahmet Saraçoğlu-Eraslan Sağlam tarafından oynanıyor.  Ben Sevinç Erbulak ve Ahmet Saraçoğlu çiftini izledim. Hiç şüphesiz diğer çiftin yorumu da onlar kadar iyidir.

Hollanda’da geçen oyunda, beş veya altı yıldır (kadın ve adam beş ve altı konusunda anlaşamıyor) birbirlerini hiç görmemiş, hiç haberleşmemiş, boşanmış bir çiftin bir araya gelişini izliyoruz. Bir mezarlıkta, mezarlığın içindeki kapalı bir odadalar, mezarların bulunduğu toprağa zehir karıştığı için orada yakınları yatanlar çağırmışlar. Kadın o şehirde yaşıyor, adamı o çağırmış, adamın artık Fransa’da yaşadığını öğreniyoruz. Mezarlıkta yatanın altı yaşındayken ölen oğulları olduğunu öğrendiğimizde, bizi bekleyen duygusal anlara hazırlanıyoruz.

Adam kadını bir yılbaşı gecesi terk etmiş, üstelik Fransa’da evlenmiş. Evli olduğunu söylediğinde, Erbulak’ın adama arkasını,  seyirciye yüzünü dönüp usulca “Ah” deyişi, o an duyduğu acıyı bize de geçiriyor. Adama kızıyoruz, acı çeken karısını bırakmış, üstelik arayıp sormamış, üstelik başkasıyla evlenip yeni bir hayat kurmuş diye. Sonra sonra onlar konuştukça, birbirlerine kızıp bağırdıkça, kâh biri kâh diğeri ağladıkça, adama da hak vermeye başlıyoruz. “Sadece senin acın değildi, bizim acımızdı” diye bağırıyor kadına. “Seni terk ettiğim gece üstündekileri tabii ki hatırlıyorum. Her trafik ışığında durduğumda geri dön dedim kendime, geri dön.” Adam, kadının aksine hayata tutunmak için her şeyi arkasında bırakıp gitme yolunu seçmiş. “Onu düşünmediğim bir an bile yok, anlıyor musun bir an bile.” Bana nasıl mutlu olacağımı anlat diyor kadın, adamın cevabıysa net, artık asla eskisi gibi mutlu olamayacağız. Bunu normal kabul edip hayata böyle devam etmeliyiz diyor. Başka çare yok, anlamalı ve devam etmelisin.

Mezarlık toplantısına onlardan başka kimse gelmiyor, bakıyoruz ki bu, yalnızca adamın dikkatini çekiyor. Sonunda adamla biz de öğreniyoruz ki aslında öyle bir toplantı yok, kadın onu görmeyi istemiş. En dramatik anlarsa oğullarının hastanede ölümünü konuştukları anlar. Hele bir de happy birthday kısmı var ki, gözyaşlarınızı tutamıyorsunuz.

Bir saatlik bir zaman diliminde, bu güzel oyunu, şahane oyunculardan izlemelisiniz. Bu hazin hikâyenin, şahidi olmalısınız